REKLAM ALANI

KHA HABERLER

Zakir KAYA: VAKTİ ZAMANINDA Kİ KÖFTEHORLAR HİKAYESİ





  

    Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken,deve tellal iken,ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.Tıngır elek, tıngır iken..
.Bir varmış, bir yokmuş,

evvel zamanda bir ülkede halkını hırsları için kullanmaya çalışan şehridariler yani günümüzde adına belediye başkanı denilen birileri koltuklarına oturup şunu geturun şunu götürün şuna şunu verun buna yasak vermeyesuz tarzında hükümleri çok sevdikleri için bu koltuk onlar için çok mu çok kıymetli imiş...

 Bir kaç yılda bir padişah bu şehri darı değişirmiş inceden inceye hesap edermiş yüzlerce aday olur lakin birinin tek talihi açık olur, ona koltuk temsil yetkisi mühürlü fermanla verilirmiş günümüzdeki cumhuriyet yönetimine benzer bir uygulama o zamanlarda hüküm sürermiş .

Bu koltuk taliplilerinin koltuklarına kavuşmaları için öncelikle çok mu çok cömert olmaları bir koyup bin alma zekasına sahip cömertlikte sınır tanımayan Tüccarların olması, aradaki vezirlerin takdirini kazanması ve padişaha önermeleri için büyük bağışın sahibininse eğitimli talih kuşları gübresi yağmuruna şemsiyesiz girmelerini sağlarlardı ...


Böylece talih kuşu gübresine bulanırlar gübre banyosuna girmeye hak kazananlar  rakiplerinin kıskançlık bakışları edası ile üstündeki kuş gübrelerinin başlarındaki taç gibi hayal ederek kibar kibar halk yürüyüşüne çıkar tam kırk gün hiç kalp kırmazlar ,hazine kapılarını açarlar gelene gül gidene bülbül verirlermiş küçük hazine ambarlarını daha bitirmeden bin katı hazine alacak ambarını da hazır ederlerdi ....
O yerin adeti buydu bir veren bin alacaktı bu gelenek hiç bozulmadan devam edegelmişti
Kırk gün sonra şehri darı mührü kendilerine verilen zafer sarhoşluğu içinde güler eğlenir sihirbaz ve dansözlerle vur patlasın çal oynasın gününü gecelere gecelerini şafaklara katarak oh beyim keyfine keyif katarlardı onlar böyle eğlencelerine devam etsin ,bir öncekileri anlatalım hikâyenin tadı burada birkaç yıl öncesinde bu anlattığım yollardan bu şahıslarda geçmişti ....

Çeşitli şirinlikler cömertlikler sergilemiş mührü kapana kadar dünyanın en cömert en masum insanı rolünü çok iyi oynamışlar koltuğu kapmıştılar.

O zamanlarda harcadıklarının binlerce katını hazinelerine doldurduktan sonra
Çevresindeki insanların sayısını sabitlenip sürekli bu insanlar ile haşir neşir olup halkı n yüzüne kapıları kapatıp onlara ulaşmaları için hiç açık kapı bırakmazlardı ayaklarına git tığı insanları bir anda unutuvermişlerdi ulaşılmaz olmuşlardı işleri güçleri servetlerine servet katmak olmuş halk ile irtibatları kalmamış onları görmek isteyen dertlerini anlatmak isteyenler yedi kapıdan geçiyor yeniden yedi kapıya ulaşıyorlardı ulaşılmaz olmuşlardı bu vezirlerin ve padişah hazretlerininse pek umurunda değildi...

 Halkı kimse dinlemiyor anlamıyor ilgilendikleri tek şey  biri bin bini yüz bin ve milyon milyar kat yapmaktı.

Ama zamanı gelmişti süreleri dolmuştu artık hazinelerinden başka ellerinde ne şahsiyetleri ne güvenirlikleri ne de masumiyetleri kalmıştı artık emrindeki memurlar mahallesindeki komşular eş dost akraba gerçek yüzlerini görmüş alaycı bakışlara muhatap kalıyorlardı sıradan insan bile değillerdi.
Artık o gün ölseler cenazelerinde nasıl bilirdiniz sorusuna çok berbat bilirdik toplu halde seslenecek ordudan fazla insanlar olacaktı ..
yani artık oldukça zayıf içi şişkin balon olmuşlardı özlerini yitirmiş bom boş acınası halleri içler acısıydı ama yeni mührü alanlar hiç mi hiç bunun farkında olamayacak kadar kendini eğlenceye ve kazanca şartlandırmışlardı birkaç yıl sonra onlarında içi boş balon olarak kalabileceklerine tecrübe ile gözler önünde örnekleri görmek yerine dünyaya kendini kaptırmış gidiyorlardı...
Hikaye buya hangi ülke hangi padişah bilinmez tahminde edilmez...
Belki şimdikiler padişahlığında şehri darlığında mebusluk valilik kaymakamlık her türlü makamın geçici olduğu bunları yaşarken gelecekteki hikayelerde balon olmadan kahraman gibi yazılmak için iyi şeylere yönlendirir diye hikayeleri yazmak lazım unutmamalıyız en kibar insan bile midesinde tıpkı tüm canlılar gibi ne kadar şey taşıyor vesselam kimse makamı var diye midesinde elmas taşımıyor ve kefeni ipekten olmuyor mezarda böceklere yem oluyor herkes gibi adalet samimiyet vefalı olmak saygılı erdemli faziletli olmak dururken harama el uzatmak yetimin hakkını yemek devlet kurumunu korumak yerine yolsuzluklara baş vurmak zulüm dür sonu yoktur
 Allah'tan büyük güç yok ve zalimin zül mü varsa mazlum unda Allah’ı vardır
Gökten üç elma düşmüş bir size bir bana birde bu yazıyı okuyana sevgilerimle                                                                          
                 





 Zakir KAYA  sizden biri….

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.