Zakir Kaya : Tarihin Akışını Değiştiren Psikoloji Deneyi: Pavlov'un Köpeği ve Klasik Koşullanma Deneyi
İvan Petroviç Pavlov Kimdir?
Pavlov’un Köpeği Deneyi
Pavlov, öncelikli olarak sindirim sistemi üzerine - Nobel Ödülünü de almasını sağlayan- araştırmalar yapıyordu. Deney amaçlı kullandığı köpeklerin midesini kesip, bir hortum yardımıyla bu salgıları alıyordu.
Mide ve tükürük salgılarının nasıl olduğunu ve nelerden meydana geldiğini anlamaya çalıştığı dönemde, köpeğin henüz eti görmeden deneyi yapan kişinin ayak seslerini duyduğunda da aynı güçte salya salgılaması, Pavlov’un dikkatini çekti.
Bu gözlemden sonra Pavlov, köpeklerin niçin yiyecek verilmeden önce salya salgıladıkları sorusunun üzerine gitti ve araştırmalarını bu yöne kaydırdı.
Normal olarak bir köpekte, yiyecek ağza konunca salyanın akması doğal bir tepkidir. Ama salya, yiyeceği veren kişi görüldüğünde de akmaya başlarsa bir durum var demektir, diye düşündü.
Haklıydı da..
Deney Başlıyor
Pavlov, yaptığı bu gözlemlerinden sonra, aç bir köpeği ses geçirmeyen bir odaya yerleştirdi. Deneye başlamadan önce, bir şekilde köpeğin salyasının ağzından dışarı çıkmasını sağladı ve daha sonra çıkan salya miktarını da kayıt altına aldı.
Deneye geçildiğinde ise koşulsuz şartlanmanın oluşabilmesi için köpeğe yiyecekvermeden sadece zili çalmaya başladı. Başlangıçta, normal olarak köpek herhangi bir salya tepkisi göstermedi. Pavlov daha sonra zil sesinin hemen arkasından köpeğe et parçaları vermeye, doğal olarak da köpek salya akıtmaya başladı.
Deneyin bir sonraki adımı ise et parçaları ile zil sesini eşleştirmekti. Pavlov, et parçalarını köpeğe atmaya başladığı anda asistanları da aynı anda zili çalıyorlar, böylece köpeğin algı olarak et ile zil çalmasını eşleştirmesini istiyorlardı.
Bu işlem tekrar tekrar yapıldıktan sonra, zilin çalındığı fakat arkasından et verilmediği zaman da köpeğin salya salgıladığı gözlendi. Oysa normalde, köpeğin eti ağzına alınca salya akıtması gerekirdi.
Deney sonunda çıkan sonuca göre köpek, sadece kulak kabartması beklenen zil sesine karşı salgı akıtmayı öğrenmiş oluyordu. Bu durumda köpeğe, hiç ilgisi olmayan bir uyarıcı karşısında salya akıtması öğretilmiş oluyordu. Bu olayda et, koşulsuz yani doğal uyarıcıdır.
Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürer ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurgular.
Pavlov’un Köpeklerinin II. Dünya Savaşına Etkisi
İvan Pavlov’un yaptığı deneyler ve elde ettiği sonuçlar, dönemin Sovyet Hükümetinin de ilgisini çekmişti.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanlarla girilen mücadelede oldukça zor durumda olan Sovyetler, Alman tanklarına karşı önlem alamıyor, teçhizat bakımından düşmanın çok gerisinde kalıyordu. Alman tanklarının ilerleyişini durdurmak zorunda olan Sovyetler, hiç beklenmedik bir kişiden, İvan Pavlov’dan yardım istedi. Çünkü Pavlov, dönemin klasik şartlanma konusunda 1 numaralı ismiydi. Pavlov da kendisine gelen bu teklifi reddetmedi ve uzun bir müddet unutulmayacak bir plan yaptı. Köpek ordusunu oluşturdu.
Plan ise oldukça basitti.
Köpekler Günlerce Aç Bırakılıyor..
Pavlov, yüzlerce köpekten oluşan bir barınak inşa ettirdi. Barınaktaki köpeklere uzunca bir süre –yaklaşık 10 gün- hiçbir şey yedirmedi, aç bıraktı köpekleri. Köpekleri bu uzun açlık döneminde ara ara kafeslerinden dışarıya saldı. Köpekler de açlığın getirdiği saldırganlıkla, yemek aradı. Fakat hiçbir şey bulamadılar.
Köpekler, artık tamamen bitkin düşmüş ve açlıktan ne yapacaklarını bilemez haldeydiler. Pavlov, planın ikinci adımına geçti. Açık alana tanklar getirildi. Fakat bunlar normal tanklar değildi, altlarında et saklıydı.
Açlıktan artık perişan olan köpekler de hemen bu tanklara koştular ve eti buldular. Karınları doyan köpekler için tekrar açlık günleri başlayacaktı. Bundan sonra köpekler her açık alana salındıklarında, tankın altında et olsun ya da olmasın tanklara koşmaya başladı. Kısacası, şartlanma olayı gerçekleşmişti.
Sıra artık planın son aşamasındaydı. Günlerce aç bırakılan köpekler, savaş alanına bırakıldı. Üzerlerine bombalar bağlanarak..
Savaş alanında tankları gören köpekler yemek bulma umuduyla, doğruca Almantanklarına doğru koşuyor ve tankın altına girdiklerinde ise Ruslar tarafından patlatılıyordu. İşte bu strateji, savaşın sonucunu değiştirdi.
Ruslar, hiçbir teçhizat kullanmadan, Almanların meşhur tanklarına karşı galip gelmişti.
Bir Garip Paradoks
Ortada bir de garip paradoks var ve köpeklerin bilincini öğrenemediğimiz sürece de çözülemeyeceğe benziyor. İnsan harici bir canlının bilincini asla kavrayamayız ya bana göre, neyse.
Durum şu: Bazı otoritelere göre de şartlanan köpek değil, Pavlov.
Bu deneyde şartlı reflekslendirilen, her zil çaldığında salyası akan köpek mi yoksa her zil çaldığında köpeğine yemek veren Pavlov mu?
Köpeği, Pavlov’u kandırıyor olabilir mi?
Kendi içinden ‘’Pavlov şartlandı, salya aktıkça bana yemek
veriyor’’ diyebilir mi?
veriyor’’ diyebilir mi?
Aslında şartlı reflekslendirilen köpek değil de, Pavlov olabilir mi?
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.