Mine Sarmış. : SANATSIZ MIYIZ?
‘’Sanatsız kalan bir Milletin hayat damarlarından biri
kopmuş demektir.’’ .” (M.Kemal Atatürk)
‘’Bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapamaz;
itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” (M.Kemal Atatürk)
Sanat ve sanatçı
denildiğinde Dünya yaşamı için farklı
bir önemi vardır. Ve bu önem Ülkelerin sosyo ekonomik yapısı, siyasi görüşü,
gelenekleri, hak ve özgürlük anlayışları, İnançları, gelişmişlik oranı, coğrafi
konumu, iklimi, eğitim seviyesine ve daha bir çok temel yapıya bağlı olarak
şekillenir. Sanatçıya değer verilen ülkeler de doğal olarak sanatta ve yaşamda büyük
gelişmeler görülür. Ki bu gelişim o
ülkenin ve dolayısıyla insanlığın ilerlemesi demektir.
-“Sanat, kâinatın içindedir. Sanatkâr bunu
oradan çıkarabilendir”. Demiş Albercht
Durer.
Özgürlük kavramı
sanırım sanat için yapılabilecek en güzel tariflerdendir. Ona değer
verildiğinde yaşam başlar, sanatçı nefeslenir, bambaşka bir dil konuşur. Ve bu
dil evrenseldir. Güzel olan en özel anlamı da bu değil midir?
Bilgi çağında yaşıyor
olmamız da günümüz için sanatın gelişiminde çok önemli bir destektir kanımca.
Ama neden sızlıyor
sanat?
Sanırım her şey saygı ve sevgiyle başlıyor ve bitiyor. Hayatın
her yerinde olduğu gibi sanatta da bu böyledir. İnsana, yaşama, emeğe saygı. Gelişmiş
ya da gelişmekte olan Ülkelerde yasalarla korunan emek, telif hakları adı
altında ne kadar korunabiliyor? 5846
Sayılı Kanuna göre güzel sanat eserlerindeki yetki eser sahibinindir. Bu yasaya
eseri alan da, satan da uymalıdır. Tabii bu yasanın yaptırımlarının
uygulanabilmesi için de Hukuk sisteminin
iyi işlemesi şarttır.
Güzel sanatlar da,
sanatçının haklarının korunması ve eserlerinin kopyalanmasının önlenmesi için
sanat eserlerine kimlik uygulanması olmalıdır. Ve garanti belgesiyle(Sertifika)
satışı yapılmalıdır. Bu şekilde hem sanatçının eseri korunmuş olur hem de sanat
sever ile aralarında bir güven ortamı oluşur.
T.C. Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği aşağıda yazılı olan sanat dallarını kabul
eder.
Ressam, Grafiker,
Heyketraş, Kostümcü, Terzi, Dekoratör, Dekoratör Yardımcıları, Afiş Grafikeri,
Jenerik Ressamı, Halı, Kilim vb. Yazma, İşletme, Oya, Nakış Sanatçıları,
Oymacılar (Ağaç, Taş), Mermer, Tezyinatçılar, Kakma Sanatçıları, Fotoğraf
Sanatçısı (sanatsal bakışıyla)Heykel Dökümcüsü, Tekstil, Sahne Tasarımcısı,
Tiyatro Dekoratörü, Sinema ve TV. Tasarımcısı, Mimar (iç mimar), Seramikçi,
Teknik Ressam, Karikatürist, Konvervatör, Restoratör, Ciltçi, Sedefkâr, Hat
Sanatçısı-Tezhip Sanatçısı, Minyatürcü, Ebru Sanatçısı, Çömlekçi, Çini-Seramik,
Endüstriyel Sanatlar Tasarımcılar diye lislelenmiştir. Bu kadar zengin bir
donanımımız varken bu gün, neden gerçek anlamda değeri bilinmez aklım almıyor.
Ülkemizde Cumhuriyetin
kurulması ile beraber sanatta ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Kültürel
zenginliklerimiz, acılarımız, mutluluklarımız gibi unsurlarla yoğrulmuş bir
sanat bakışımız ve üretimimiz doğmuştur ama bu çok çok sancılı olmuştur.
Bu güne bakılınca Ülke yönetim biçimi, siyasî gelişmeler,
Dünya da ve Türkiye de zaman zaman oluşan krizler, sağlık, ekonomi, tarım,
sanayi alanlarındaki sorunlar zaman içinde çözülür mü bilinmez fakat, bu sorularının
gölgesinde, sanat alanında büyük ve derin bir sızı hissedilmektedir. Bu gibi
hallerde ilk önce sanatçılar etkilenir. Toplumda Hayatını devam ettirme ve
geçim kaygısı başladığı için sanat
eserleri de maalesef itibar görmez. Çünkü yaşamak en büyük sanattır’ı icra
etmek zorundadır.
Derler ki; Sanatçı öldükten sonra değeri bilinir…
Haklıdırlar belki de ama unuturlar, ürettiği eser sanatçının
çocuğu gibidir, kim ister ki çocuğu bilinmez ellerde kaybolsun?
Kim ister ki, çocuğunun büyüdüğünü görmemek?
Sanata değer veren insanlar yetiştirebilirseniz eğer, işte
orada siz birkaç adım daha öndesinizdir.
Sızılarımız var… var
da, mesele o sızıları dindirebilmekte.
Sanatla kalın. Sevgi ve saygılarımla.
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.