REKLAM ALANI

KHA HABERLER

Nuray ÇAVUŞ:YARIN GEÇ OLABİLİR

 


YARIN GEÇ OLABİLİR

Bu hafta iklim krizi ile ilgili yazı yazmaya karar vermiştim. Yazımı yazmaya başlarken tesadüfen Emre Altuğ’un “sıcak çok sıcak, sıcak daha da sıcak olacak” şarkısı çalmaya başladı. Tabi ki şarkı ateşli bir aşkı anlatıyordu. Ama ben bunu yazdığım konuya göre yorumladım.

Gerçekten gün geçtikçe sıcaklar artıyor, buzullar eriyor, afetler birbiri arkasına geliyor…

Bir de dünya savaşlarla, kavgalarla, mültecilerle uğraşırken kötü sona yaklaşıyoruz. Tehlike alarmı kulaklarımızı sağır edecek kadar yükseldi.

Doğayı o kadar yaraladık ki artık acil tedavi gerekiyor. Altında oturacak son ağaç kuruduğunda, son çiçek solduğunda, son arı da öldüğünde; doların yeşilinin bir işe yaramadığını anlayacağız. Ama çok geç olacak…

Zaman yok, iklim krizi kapıyı çoktan çaldı. Hatta baş köşeye yerleşti bile. Acil değil, çok acil eylem planı gerekli.

Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği konferansının 28.si Dubai’de yapıldı. Küresel liderler ve büyük şirketlerin ilgisi gerekiyor ama şahsi çıkarlar nedeniyle yeterince destekte bulunmuyorlar.

Talan ettiğimiz dünyayı onarmak için ciddi bir kaynağa ihtiyacımız var. Özellikle az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesi için yılda en az bir trilyon dolara ihtiyaç olduğu tahmin ediliyor. Meblağ oldukça yüksek.

Peki böyle bir para var mı? Tabi ki böyle bir finansman kaynağı henüz yok. Bu durumda iklim krizi ile mücadele başka bahara mı kaldı? Gerekli finans bulunup tedbir alınmazsa görecek başka baharlarımız olacak mı?

Madalyonun diğer yüzü de, gelişmiş ülkeler kendi doğasını kirletmiyor. Doğa katliamı gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelerde görülüyor.

Aynı şey ülkemiz için de geçerli. Kaz Dağlarımız ve bunun gibi pek çok doğa harikası yerlerimiz yabancı şirketler tarafından talan ediliyor.

Coğrafya kaderdir. Güzel bir coğrafyada dünyaya gelmiş şanslı insanlarız. Bizim yapmamız gereken kaderimizi yabancıların inisiyatifine bırakmak değil; toprağımıza, suyumuza sahip çıkarak kendi kaderimizi kendimiz yazmamızdır. Bu toprakların bedeli kanla ödendi. Bu yüzden paha biçilemez.

Doğa yeşilimiz, dolar yeşiline kurban edilmemeli. Yapılacak tüm projeler doğaya uygun yapılmalı.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte özellikle sahil kesimlerinde ciğerlerimiz cayır cayır yanıyor. Yanan ormanların yerine ağaç dikilmeli, gökdelenler değil…

Yaz aylarında yaşanan bir diğer doğa kirliliği de piknik yerlerindeki çöpler…Bir cam parçası bile tüm ormanı yok edebilir.

Betonlaşma hızla yayılırken, buralarda yaşayan vahşi hayvanların doğal yaşam alanlarını yok ediyoruz. Doğanın dengesini korumak için bu alanlara dokunmamız gerekiyor.

Atatürk, yeni bir Türkiye kurarken ilk olarak bataklıkları kurutarak Ankara’da Atatürk Orman Çiftlği’ni kurdu. Yalova’daki köşk yapılırken bir ağacı kesmemek için köşkü kaydırmıştır. Bu onun doğaya verdiği değerin en büyük kanıtıdır. Biz de her konuda olduğu gibi onu örnek almalı, onun izinden gitmeliyiz. Çok geç olmadan…

Sevgiyle kalın….

 

Nuray ÇAVUŞ

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.