REKLAM ALANI

KHA HABERLER

SANAT EMEKÇİSİNİN BOYU UZAR ENİ DARALIR

                      
      Bursa Kitap Fuarındayım. Yıllar sonra gördüğüm Bursa’dan hiç eser yok. Yeşil Bursa gitmiş.Yolların ortasındaki ağaçlar da kesilmiş üstelik. Ağaçların kütükleri sıralı sıralı inleyişte… Ne bilmem ne geçecekmiş oradan. Batılı yerin altından geçirir ne geçirecekse , biz yıllanmış ağaçları keserek geçiriveririz modernleşmeyi. Bursa İzmir’e ve İstanbul’a doğru genişlemiş betonlaşmış büyüme ile bizlere sırıtıyor adeta.
     Yollarda sicim yağmurlar kendini Bursa’da bulutların içli ağlayışına bırakmıştı. Soğuk bir esinti tenimi ısırıyordu. Arkadaşım Saniye benim çoklu olmayan giysilerime bakıp “Üşümüyor musun?” ifadesinden sonra  “mantolama yaptırmış arkadaşım” diyerek bana takılmayı sürdürmüştü.Mantolanmış kadın olmuş muydum bilmiyorum üzerimde takımın ceketiyle sokağa çıkıvermiştim. Sözde ince yazlık montumu üzerime geçirecektim.Durdum sokağın başında geri dönüp montumu alsa mıydım;baktım üşümüyorum yürüdüm yokuş aşağı.
      Heykele indim. Fuara 38 nolu gara giden otobüs yanından geçiyordu .İçeriye epeyce yürümen gerekiyordu.Benim eşyam malum kitaplar içeriği kadar ağırlığı da ağır…Hiç tereddüt etmeden taksiye atladım.Kendim rezil olacağıma param rezil olsun, her şey para demek değil. Taksi sürücüsü  Balkan göçmeniydi.Geçmiş tüm Bursa’yı bana on beş yirmi dakikada özetleyiverdi.Fuarın kapısına kadar beni getirdi uygun eder ödedim,ayrıca yorulmadım da.
     Edebiyatçılar Derneğinde derneğin Bursa sorumlusu Şaban Akbaba ile tanıştım.Masadaki Şenal Kara, Ertuğrul Erdoğan, Zeynel Öztürk adlı  yazar arkadaşlarımla tanıştım.İlerleyen zamanda Muazzez Uslu Avcı adlı şair arkadaşım da şiir kitaplarıyla masamızda yan yana yer aldık.
     Geçmişe gittim bugüne geldim ah bu yazar takımının şişen egoları… Neden bir olamayız ,neden biz adıyla kenetlenemeyiz .Sendikalar,dernekler de birleştiricidir öyle olmalıdır. Nedendir bilinmez bir bit yeniğine yenik düşeriz. Elmanın içindeki kurt gibi içini boşaltan yeniklerle kendimizi tüketiriz.
     Yazar olmak nezaketli olmak, önder olmak,ufukları açmak değil mi yoksa,iyi bir  kitap satmak için okuyucu dilencisi olmak mı? Her yazar ilk sorudadır aslında ancak, kitabını da satmak ister. Sen yazmadın mı bunları emeğini niye satarsın ki çelişkisinde harcadığı emeğin karşılığını da görmek ister.
      Dışarıdan bakılınca parsayı toplayan yazar, yalnızca yazan kendini pazarlayamayan ya da pazarlamayı beceremeyen yazar, hem yazan hem de kendini pazarlayan yazar olarak sınıflandırmalar uzar gider.Gerçek şu ki zavallı yazar, şair olarak aldanışlar içinde çırpınıyorduk.Bizim üzerimizden kat kat para kazananlar yayınevleriydi sonuçta.Nezaketli olan,hoyrat olan modern soyguncular!... Eli kolu bağlı yayınevlerine mahkum olan biz zavallı yazarlar neyin egosunu taşıyorduk?Önünde uzayan kuyruklar olunca başına karıncalar üşüşen zavallı ruh çöküşleri ile mutluluğunu harmanlayan yazarlar…Diyeceğim o ki uzun kuyruklara sahip olanlar da mutsuz ve çok kaprisli…Tek tük okuyucusu olan da dip karamsar dipe çökmüş katran misali. Ben de içinde yuvarlanan bir yazar olarak kendimi kıyıya çekme gereği hissediyorum arada ezilmemek için,gülünç duruma düşmemek için. Bilen bilir nasılsa. Sağlığım da bilen olmazsa bedenim toprağa karışınca eserlerimde yeryüzüne karışır bunu bilirim.
      14. Bursa Kitap Fuarının son gününde Edebiyatçılar Derneğinde kör satıcının kör alıcısı olur diyerek okuyucularımı bekledim.Masamıza gelen bizi onurlandıran Bursalı gençlere, meslektaşlarıma, yazar arkadaşlarıma, öğrencilerime,öğrencimin velilerine , Sivas Zara’dan beni takip eden bana güler yüzlü kitap sevgisiyle dolup taşan Gülden Gökçe’yi kazandıran Emel Sümbüloğlu’na teşekkür ederim.Masamıza gelip akıl danışan anneye,edebiyat için yol yordam soran gençlere  teşekkür ederim.
   Bursa’nın sanat ve yazın dünyasına gönül verenlerime, bana yanında yer açan Edebiyatçılar Derneği Başkanı Şaban Akbaba’ya  gönülden teşekkürü borç bilirim. Gönülün sığdığı yere sığdık sağ olsun. Masamızdaki Ertuğrul Erdoğan’a ,araştırmacı yazar Zeynel Öztürk’e, genç ve güler yüzlü şair arkadaşım Esra Özlem Dökmen’e güzel sohbetler için teşekkür ederim.Masamızdaki eğlenceli ,beni hep güldüren meslektaşım Hüseyin Karabulut’un (onu her an andığım )onun hemşerisi Şenal Kara’ya teşekkür ederim.Birlikte ezgili ortamda çay içilen zamana teşekkür ederim.
     Aydınlanma kişinin kendinden başlar .Aydınlanma içinde önce kendime ,sonra çevreme sonsuz teşekkür.İyi ki yazarlık karın doyurmuyor diyenlere kulak asmamışım. Varlığını yazıyla,dizeyle,çizgiyle,sözle duyuranlara selam olsun!...
                                                                          
  27 MART 2016/BURSA KİTAP FUARINDAN
                                                                                   Hatice ALTUNAY/KHA.
                                                                                                                                    
                                                                                                          

       

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.