Şebnem Bursalı "İNADINA İSTİKRAR'.
Cumartesi günkü son yazımda "Sözü fazla uzatmayacağım; yarın yapılacak seçimde halk, oyunu kullanırken istikrarı mı yoksa belirsizliği mi tercih ettiğini ortaya koyacak" demiştim ve çıkan sonuç; seçmenin açık ara istikrarı tercih ettiğini ortaya koyuyor. 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan belirsizlik ve kaos ortamı, vatandaşın 13 yıldır alıştığı istikrar ve güven ortamından sonra ne kadar olumsuz etkilendiğini de ortaya koydu. Millet, vicdanında ve zihninde kurulmaya çalışılan esaret ve korku duvarlarını en sert tokadıyla elinin tersiyle kırdı geçti.
Ne midir 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonucun yorumu...
İHANETİN BEDELİ ÖDETTİRİLDİ
PKK'ya ve teröre bir isyandır, karşı devrimdir
Türkiye'de birlik olma ilanıdır Birliğimize, dirliğimize karşı oynanan ihanet oyununun bedelini ödetmektir
Terörle mücadelenin akıl yolunu terk etmeden en net ve kesin şekilde sürmesini istemektir
Siyasetin merkezde devamını istemek, merkez dışındaki uçları istememektir
AK Parti'nin 13 yıldır uyguladığı politikaları onaylamaktır
Muhalefet partilerinden yeterli karşılık bulamamak, inandırıcı bulmamaktır
Demokrasi ve huzur ortamının devamını istemektir
Aralarında içerideki bir kısım medya, güç odakları ve Avrupa'nın malum başkentleri ile ABD eliyle yürütülen ihanet şebekelerine tokat atmaktır
Bu ülkenin sahibi sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarıdır diye haykırmaktır...
İZMİR VE TÜRKİYE'DEN GÖRÜLEN
Daha pek çok şey söylenecektir. Ben bu noktada kamuoyu araştırma şirketi sahibi Adil Gür'ün özel bir tebriği hakettiğini söylemek isterim. AK Parti'yi yüzde 47'nin üzerinde gösteren, MHP ve HDP'nin yüzde 10 baraj sınırında olacağını iddia eden Adil Gür, bu tahminleriyle neredeyse yüzde 100 haklı çıktı. Keza; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için gittiğim Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüştüğüm Türkiye'nin her yerinden kişi ve isim, bana bu sonucun sürpriz olmayacağını söylemişti.
Ve; bazen tek bir fotoğraf, size olacakları her yönüyle anlatır ya; 29 Ekim Resepsiyonu'na katılan işadamlarını görünce ben de bu fotoğrafın yorumunu yapmıştım yakın çevreme; Orada gördüğüm ve konuştuğum öyle isimler vardı ki; 1 Kasım sonuçlarının böyle çıkacağını hem tahmin etmişlerdi hem de (her ne kadar zaman zaman eleştirse ve muhalefet de etseler) AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını isteyerek istikrarı satın almışlardı. Nitekim; İzmir'e döndüğümde yakın çevremle bu izlenimlerimi paylaşmıştım ve İzmir'den görünen manzara ile Türkiye genelindeki manzaranın aynı olmadığı konusundaki kat'i görüşüm bir kez daha ispatlanmış oldu.
MHP VE HDP'YE CEZA
Sandıktan çıkan sonuçlarda bana ilginç gelen bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim; Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı olarak görülen HDP'ye artan terör olaylarının faturasını kesen seçmen, bir noktada HDP'nin panzehiri olduğu varsayılan MHP'ye de aynı oranda fatura kesti. Bu bir çelişki gibi görünüyor ilk etapta, sizce de öyle değil mi? Bu konuda siyaset bilimcilerinin görüşlerini merak ediyorum ve görüşlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.
Gelelim Ege ile ilgili yorumlarımıza;
Hemen hemen her ilde iktidar partisinin ya oyu arttı ya da hem oyu hem milletvekili sayısı. MHP'nin ve HDP'nin oylarındaki düşüş ile, AK Parti'deki oyların yükselme oranlarını karşılaştırdığınızda, MHP ve HDP'den kopan seçmenin AK Parti'yi tercih ettiğini görüyorsunuz. Burada da; ülkesini seven ve bu ülkenin bölünmesini istemeyen kürt kökenli Egelilerin yeniden AK Parti'ye dönerek güç verdiğini ve barış sürecini onayladıklarını bir kez daha gösterdiler. MHP'nin de uzlaşmaya yanaşmayan ve ülkeyi hükümetsiz bırakan politikasını seçmenin kesin bir dille reddettiği ortaya çıktı. Ve; muhalefet partilerinden hayal kırıklığı yaşayan seçmenin ağırlıklı bölümü istikrarın tek adresinin AK Parti olduğuna inandığını, oy tercihiyle gösterdi.
YILDIRIM ETKİSİ
İzmir'den tekrar aday olan Binali Yıldırım faktörünün, AK Parti'nin 7 Haziran'daki trajik oy düşüşünden sonra 1 Kasım'daki olumlu toparlanma eğiliminde ne kadar etkili ve önemli olduğunu hep birlikte gözlemledik. CHP Lideri'nin milletvekili adaylığı için İzmir'i tercih etmesinin seçmen nezdinde olumlu bir karşılığı olmadığı da bir kez daha görüldü.
Daha yorumlara devam edeceğiz ama son bir söz söylemeden geçemeyeceğim. Ciddi ciddi son bir buçuk yılda bu ülke tam 4 seçim yaptı. Ve; bu seçimlerin hiçbirinde hile, entrika ve tartışma olduğuna dair tek bir kuşku oluşmadı. Demokrasinin en önemli göstergelerinden birisi de; hilesiz kavgasız seçim yapılabilmesidir. Ki; bu kadar gergin siyasi ortama rağmen bütün millet olarak, bütün siyasi partiler ve temsilcileri olarak ve devlet olarak dosta düşmana bunu gösterdik. Bunun için kendimizden başlayarak herkese teşekkür etmeliyiz. Sandık demek demokrasi demektir. Demokrasinin en büyük güvencesi de sandıktır. 1 Kasım seçim sonuçları vatana millete hayırlı olsun. Artık bundan sonra 4 yıl seçimleri unutup herkes işine gücüne bakmalı. Güçlü hükümet bir an evvel kurulmalı ve yarım kalan işlere devam edip yeni reformlar için vakit kaybetmeksizin düğmeye basmalıdır. Siyasi tansiyon düşmeli, özel sektörün önü açılmalıdır.
Ne midir 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonucun yorumu...
İHANETİN BEDELİ ÖDETTİRİLDİ
PKK'ya ve teröre bir isyandır, karşı devrimdir
Türkiye'de birlik olma ilanıdır Birliğimize, dirliğimize karşı oynanan ihanet oyununun bedelini ödetmektir
Terörle mücadelenin akıl yolunu terk etmeden en net ve kesin şekilde sürmesini istemektir
Siyasetin merkezde devamını istemek, merkez dışındaki uçları istememektir
AK Parti'nin 13 yıldır uyguladığı politikaları onaylamaktır
Muhalefet partilerinden yeterli karşılık bulamamak, inandırıcı bulmamaktır
Demokrasi ve huzur ortamının devamını istemektir
Aralarında içerideki bir kısım medya, güç odakları ve Avrupa'nın malum başkentleri ile ABD eliyle yürütülen ihanet şebekelerine tokat atmaktır
Bu ülkenin sahibi sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarıdır diye haykırmaktır...
İZMİR VE TÜRKİYE'DEN GÖRÜLEN
Daha pek çok şey söylenecektir. Ben bu noktada kamuoyu araştırma şirketi sahibi Adil Gür'ün özel bir tebriği hakettiğini söylemek isterim. AK Parti'yi yüzde 47'nin üzerinde gösteren, MHP ve HDP'nin yüzde 10 baraj sınırında olacağını iddia eden Adil Gür, bu tahminleriyle neredeyse yüzde 100 haklı çıktı. Keza; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için gittiğim Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüştüğüm Türkiye'nin her yerinden kişi ve isim, bana bu sonucun sürpriz olmayacağını söylemişti.
Ve; bazen tek bir fotoğraf, size olacakları her yönüyle anlatır ya; 29 Ekim Resepsiyonu'na katılan işadamlarını görünce ben de bu fotoğrafın yorumunu yapmıştım yakın çevreme; Orada gördüğüm ve konuştuğum öyle isimler vardı ki; 1 Kasım sonuçlarının böyle çıkacağını hem tahmin etmişlerdi hem de (her ne kadar zaman zaman eleştirse ve muhalefet de etseler) AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını isteyerek istikrarı satın almışlardı. Nitekim; İzmir'e döndüğümde yakın çevremle bu izlenimlerimi paylaşmıştım ve İzmir'den görünen manzara ile Türkiye genelindeki manzaranın aynı olmadığı konusundaki kat'i görüşüm bir kez daha ispatlanmış oldu.
MHP VE HDP'YE CEZA
Sandıktan çıkan sonuçlarda bana ilginç gelen bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim; Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı olarak görülen HDP'ye artan terör olaylarının faturasını kesen seçmen, bir noktada HDP'nin panzehiri olduğu varsayılan MHP'ye de aynı oranda fatura kesti. Bu bir çelişki gibi görünüyor ilk etapta, sizce de öyle değil mi? Bu konuda siyaset bilimcilerinin görüşlerini merak ediyorum ve görüşlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.
Gelelim Ege ile ilgili yorumlarımıza;
Hemen hemen her ilde iktidar partisinin ya oyu arttı ya da hem oyu hem milletvekili sayısı. MHP'nin ve HDP'nin oylarındaki düşüş ile, AK Parti'deki oyların yükselme oranlarını karşılaştırdığınızda, MHP ve HDP'den kopan seçmenin AK Parti'yi tercih ettiğini görüyorsunuz. Burada da; ülkesini seven ve bu ülkenin bölünmesini istemeyen kürt kökenli Egelilerin yeniden AK Parti'ye dönerek güç verdiğini ve barış sürecini onayladıklarını bir kez daha gösterdiler. MHP'nin de uzlaşmaya yanaşmayan ve ülkeyi hükümetsiz bırakan politikasını seçmenin kesin bir dille reddettiği ortaya çıktı. Ve; muhalefet partilerinden hayal kırıklığı yaşayan seçmenin ağırlıklı bölümü istikrarın tek adresinin AK Parti olduğuna inandığını, oy tercihiyle gösterdi.
YILDIRIM ETKİSİ
İzmir'den tekrar aday olan Binali Yıldırım faktörünün, AK Parti'nin 7 Haziran'daki trajik oy düşüşünden sonra 1 Kasım'daki olumlu toparlanma eğiliminde ne kadar etkili ve önemli olduğunu hep birlikte gözlemledik. CHP Lideri'nin milletvekili adaylığı için İzmir'i tercih etmesinin seçmen nezdinde olumlu bir karşılığı olmadığı da bir kez daha görüldü.
Daha yorumlara devam edeceğiz ama son bir söz söylemeden geçemeyeceğim. Ciddi ciddi son bir buçuk yılda bu ülke tam 4 seçim yaptı. Ve; bu seçimlerin hiçbirinde hile, entrika ve tartışma olduğuna dair tek bir kuşku oluşmadı. Demokrasinin en önemli göstergelerinden birisi de; hilesiz kavgasız seçim yapılabilmesidir. Ki; bu kadar gergin siyasi ortama rağmen bütün millet olarak, bütün siyasi partiler ve temsilcileri olarak ve devlet olarak dosta düşmana bunu gösterdik. Bunun için kendimizden başlayarak herkese teşekkür etmeliyiz. Sandık demek demokrasi demektir. Demokrasinin en büyük güvencesi de sandıktır. 1 Kasım seçim sonuçları vatana millete hayırlı olsun. Artık bundan sonra 4 yıl seçimleri unutup herkes işine gücüne bakmalı. Güçlü hükümet bir an evvel kurulmalı ve yarım kalan işlere devam edip yeni reformlar için vakit kaybetmeksizin düğmeye basmalıdır. Siyasi tansiyon düşmeli, özel sektörün önü açılmalıdır.
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.