İYİ İNSAN
Hangi dili konuşursak konuşalım, sesleri kullanırız. Evrensel kurallar vardır ve onlara uyarız. Diller çok ufak farklılıklardır. Büyük yapının farklı cepheleridir sadece. İyilik de böyledir. Neye inanıyorsak inanalım, iyiliğin göreli olmayan taraflarına ulaşabiliriz. Neye göre iyi, kime göre iyi, ne kadar iyi kuşkularındansa, bazı temeller kurabiliriz.
Bir kere “başkalarının sana davranmasını istediğin biçimde davran.” Hayattan tatmin olmak için bu özü uygulamalıyız. Benden yapabileceğimden fazlası istenmemeli diye düşünürken ben de talepkar olmamalıyım. “Daha fazlasını iste” diyen kapitalizmin büyük oyuncularına ve sefil düzene aldanırsak hayatımız bedbaht olur. Kişilik dediğimiz şu kısacık arada fazlasını isteyerek, ya da yalnızca bu arada yanımızda olan maddi varlıklara bağlanarak kendimizi kandırmak insanlığın en yaygın davranışlarındandır. Fakat bunu değiştirmek elimizdedir. Binlerce yıldır maddi varlık aşkına düşen insanlara bakalım. Ya da bakmayı deneyelim; çünkü bu insanlar yalnızca kendi zamanlarında vardır. Bugün bizimle birlikte olan 2- 3 bin yaşında insanlar vardır. Hükümdarlar ve halkı yönlendirenler hariç hiçbir kişi zengin diye insanlık tarihine geçmemiştir.
Mesele tarihe geçmek de değil aslında. İnsan et ve kanıyla değil, kültüre bıraktıklarıyla yaşar. İsmi duyulsun ya da duyulmasın yaşamlarımızı şekillendiren, hala bizimle olan insanlar vardır. Bunlar halkı sömürüp altın içinde ölenler değildir. Tüm varlığı evi, ailesi ve fikirleri olan, hatta çoğu zaman bunlardan biri bile olmayan filozoflar vardır. Sokrates “gençleri Yunan tanrılarından soğutuyor” diye yargılanırken ölümünü insanlığa miras bırakmıştır. Af dilememiş, geçici hayatını kalıcı kılmıştır
Yaşamlarımız bu dünyada nasıl bir etki yaratacak? Biz devamımızı nasıl etkileyeceğiz? İnsan arkasında mülk bırakmaz. Vücut dahi kendinin değildir, ödünç alınmıştır. Arkada kalan kültür mirasıdır. Çocukların kan bağıyla bağlı olması çocukları atalarının devamı yapmaz. Et ve kan benzerdir ancak insan doğada başka bir yönüyle vardır: düşünce. Maddelere değil, fikirlere dair bıraktıklarımız bir iz olacaktır. Bir zamanlar insanlar bu dünyadan gelip geçtiğinde, fark edilecek ki yalnızca hoş anılar baki kalmıştır. Madde çürür ama anılar hep bizimledir. İnsanlıkta yaşamak mümkündür. Bencilliği bırakıp bizi yaşatan çevremizle uyum içinde olursak kendimizi miras bırakabiliriz. Belli bir sürede değil, tüm tarihte yaşayabiliriz. Bu da yaşatacağımız güzel anılarla mümkündür.
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.