Basın hukuksuzluklarda rol oynamamalı
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Basın, milli iradeye ve milletin doğrudan kendisine karşı kurulan komplolara karşı net tavır takınmalı ve hukuksuzlukların içinde rol oynamamalı" dedi.
ANKARA
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AA Konferans Salonu'nda yapılan Anadolu Ajansı ve Medya-İş Sendikası arasındaki 2. Toplu İş Sözleşmesi imza töreninde, basın özgürlüğünün basın ahlakı ile gelişebilecek bir kavram olduğunu belirtti.
Basın ahlakı gelişmeden, basın özgürlüğünün tek taraflı gelişmeyeceğini vurgulayan Akdoğan, eşzamanlı ilerlemesi gereken bu iki kavramın, demokrasinin ve hukukun gelişmesine de bağlı olduğunu bildirdi.
Demokrasi ve hukukun üzerinde basın özgürlüğü ve basın ahlakının gelişebileceğini ifade eden Akdoğan, şunları söyledi:
"Demokrasinin önemli bir unsuru olarak görülen basının öncelikle demokrasiye, millet iradesine ve hukuka saygı göstermesi, buna karşı yapılan saldırılara göğüs germesi gerekir. Medya demokraside 4. kuvvettir. Demokrasinin önemli bir parçasıdır ama bu tek başına bir anlam ifade etmez. O aracın kendisi o özelliğe sahip değil. O aracın muhtevası, taşıdığı misyon, oynadığı rol burada önem taşıyor. Yani anti demokratik eğilimlere güç veren bir basın, destek olan, darbesever şekilde çalışan, anti demokratik uygulamalara alkış, çanak tutan bir anlayış demokrasinin 4. kuvveti olamaz. Bunun burada oynanan rol, üstlenilen misyon çok önemlidir. Hele hele basının, milli iradeye ve milletin doğrudan kendisine, tek tek vatandaşlara karşı kurulan komplolara ve hukuksuzluklara karşı net bir tavır takınması, bu tür hukuksuzlukların içinde rol oynamaması da önem taşıyor. Basın, siyasi veya ideolojik pozisyon alabilir bu da eleştirilebilir ama tolere edilebilir bir durumdur. Bunun da ötesinde, siyasi veya ideolojik pozisyon almanın ötesinde, hukuksuz girişimlerin içinde olması başka bir şeydir ve bu kabul edilemez bir durumdur."
"Hukuk sisteminde kimse imtiyazlı değildir"
Suçun hangi araçla veya kim tarafından işlendiğinin önem taşımadığını dile getiren Akdoğan, "İster bunu basın aracılığıyla yapın ister basın mensubu birisi işlemiş olsun. Bu onu ortadan kaldırmaz. Hukuk sisteminde kimse imtiyazlı, ayrıcalıklı değildir" diye konuştu.
Hukuksuz girişimlere karşı alınan tavrın da önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, gazetecilerin hareket edeceği ahlaki ilkeleri gösteren Basın Meslek İlkeleri'nin bulunduğunu hatırlattı. Söz konusu ilkelerden örnekler veren Akdoğan, şunları kaydetti:
"Bunun içerisine belki komplocu ve kumpasçı anlayıştan uzak durulmasını da eklemek lazım. Medya, basın vasıtasıyla eğer bir hukuksuzluk varsa, birtakım komplolar üretiliyorsa bunu bu komplonun parçası olan ister hukuk sisteminin, ister bürokrasinin, ister medyanın içerisindeki aktörler olsun, bu kabul edilebilir bir durum olmaz."
"Tazelenmenin hayırlar getirmesini diliyorum"
Akdoğan, yeni sözleşmenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Görevine yeni başlayan Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı'yı tebrik eden ve başarı dileyen Akdoğan, "Bu bayrak değişimi bir tazelenmenin tezahürü. Medya sektörüne, ülkemize, milletimize bu değişimin bu tazelenmenin de hayırlar getirmesini diliyorum" diye konuştu.
"Anadolu Ajansı gerçekten son dönemde çok büyük bir ivme kazandı, önemli başarılara imza attı" diyen Akdoğan, bu başarılarda yönetici ve çalışanların fedakarca çalışmalarının rolü olduğunu vurguladı.
Anadolu Ajansının 2023 yılı vizyonunu değerli ve anlamlı olarak nitelendiren Akdoğan, "Yeni Türkiye'de, büyüyen Türkiye'de bütün kurumlarımızın bu hedefi, vizyonu paylaşması, aynı istikamete doğru yol yürüyebilmesi önem taşıyor. Bu çerçevede Ajansımızın katettiği mesafeyi de önemsiyoruz" ifadesini kullandı.
Medya-İş Sendikası ile Anadolu Ajansı arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinin 15 Ağustos'ta başlamasının ardından bugün imza aşamasına gelindiğini dile getiren Akdoğan, sözleşme görüşmelerinin taraflarına teşekkür etti. Akdoğan, sözleşmenin ücretlere ortalama yüzde 10 zam ve sosyal hakların iyileştirilmesi açısından önemli olduğunu bildirdi.
Başarıların arkasında fedakarlık, gayret ve emeğin olduğunu belirten Akdoğan, bu emeğin para ile ölçülemeyeceğini de söyledi.
"Basın emekçilerinin bugün yüz yüze kaldığı birçok sorun var"
Başarıların arkasında fedakarlık, gayret ve emeğin olduğunu belirten Akdoğan, bu emeğin para ile ölçülemeyeceğini de söyledi. Gazeteciliği bir iş olmaktan ziyade bir yaşam tarzı olarak tanımlayan Akdoğan, şunları söyledi:
"Gece gündüz siz o işle uğraşırsınız, kafa yorarsınız. Bundan dolayı bunun maddi bir ölçütü, kıyası, takdiri yoktur aslında. Ama imkanlar nispetinde elbette burada bu sözleşmelerle bir noktaya geliniyor. Kardeşlerimiz aslında fedakarlık yaparak, fedakarlıkta bulunarak, katkıda bulunarak, ama bir taraftan da neticede manşetleri temin ederek, bu işleri yürütüyorlar. Gayet iyi biliyoruz ki medya çalışanları, basın emekçilerimiz gerçekten zor şartlar altında görevlerini sürdürüyorlar. Hala sendikalaşmak istediği için kapının önüne konan basın emekçilerimiz var. Yani bir sendikasızlaştırma sorunuyla aslında karşı karşıyayız. Hala asgari ücretle çalıştırılıp patronunun ucuz emek olarak gördükleri, kullandıkları binlerce gazeteci var. Biliyorsunuz, medya patronları kayıt dışı gazeteci çalıştırıyorlar ve bu kayıt dışı çalıştırılan insanlar da keyfi bir şekilde kapıya konulabiliyor. Yani basın emekçilerinin bugün yüz yüze kaldığı birçok sorun var; sendikasızlaştırma, çok düşük ücretlere çalıştırılma, kayıt dışı çalıştırılma, keyfi şekilde işlerine son verilme gibi birçok sorunla hemhal olduklarını biliyoruz."
"Basın emekçileri, patronlarına karşı savunmasız ve çaresizler"
Göreve geldikten sonra bu sorunlara çözüm bulmak için çalıştıklarını ifade eden Akdoğan, "Patronlar tarafından yük olarak görülüyor, basın sigortası ile çalıştırılmayan çok fazla insan var basın sektöründe" ifadesini kullandı.
Bununla ilgili Ankara ve Erzurum'da çalıştayların yapıldığını hatırlatan Akdoğan, çalıştayların üçüncüsünün de bu ay bitmeden İstanbul'da gerçekleştirilmesinin planlandığını söyledi. Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Meclis'te bütün partilere de çağrıda bulundum: 'Kim varsa söyleyecek sözü olan, daha önce verilmiş kanun teklifleri varsa gazetecilik mesleğinden gelen politikacılar, milletvekilleri, herkes katkıda bulunsun. Bu meselede gerçekten basın emekçilerinin meselelerini çözecek bir formül üretelim, bir noktaya varalım' şeklinde. Burada tabii patronları eleştirebiliriz, sendikasızlaştırma, keyfi çalıştırma, düşük ücretlere çalıştırma konularında ama bu bir sermaye düşmanlığına da dönüşmemeli. Sermaye düşmanlığına çevirmeden bir çözüm bulmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Patronların ne kadar eleştirilebildiğinin önemine değinen Akdoğan, şöyle konuştu:
"Patronlar ne kadar eleştirilebiliyor. Medyayı eleştiriyor fakat yeterince öz eleştiri yapıyor mu? Yani kendi durumunu ne kadar değerlendiriyor, patronajı ne kadar eleştirebiliyor. Bu da önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Basın emekçileri, patronlarına karşı güçsüz, savunmasız ve çaresizler. İfade özgürlüğü maalesef bu alanda çok fazla işlemiyor. Ne zaman bir gazeteci, basın mensubu işten atılsa top hemen hükümete atılıyor, fatura hükümete kesiliyor. Kimse patronları eleştirmeye cesaret edemiyor veya bu tartışılamıyor, konuşulamıyor. Bunların da konuşulması gerektiğini düşünüyorum. İktidara geldiğimizden beri basın özgürlüğünün geliştirilmesi, basın emekçilerinin şartlarının geliştirilmesi için birçok düzenleme yaptık. Gerçekten önemli adımlar attık. Ama daha yapılması gereken çok fazla iş olduğunu da söylemek durumundayım."
Anadolu Ajansı ile Medya-İş Sendikası arasındaki ilişkinin bütün medya sektörü için de örnek olduğunu vurgulayan Akdoğan, Anadolu Ajansının Cumhuriyetin kurulmasında önemli bir misyonu yerine getirdiğini belirtti.
İsimsiz kahramanlar
Anadolu Ajansının milli mücadeleyi veren, o süreçte önemli roller oynayan kurumlardan olduğunu ifade eden Akdoğan, şöyle devam etti:
"O günden bu yana, köklü bir haber ajansı olarak her geçen gün çıtayı biraz daha yukarıya çekiyor. Türkiye büyüdükçe Anadolu Ajansı da büyüyor. Türkiye'nin hayalleri, ufku genişledikçe Anadolu Ajansının hayalleri ve ufku da gelişiyor. Türkiye'nin sesi gür çıktıkça Ajansımızın sesi de gür çıkıyor. Dünya ajanslarına bakın, Mısır'da darbe oldu, onlar Sisi'nin sesi oldular ama Anadolu Ajansı, Rabia Meydanı'nın sesi oldu. Dünya ajansları Suriye'de zalim Esed'in sesi oldu ama Anadolu Ajansı, mazlum Suriye halkının sesi oldu. Hatırlarsanız bu 55 bin karelik fotoğrafları ilk Anadolu Ajansı dünyaya duyurdu. Bunlar çok önemli misyonlar, görevler. Burada görev yapan arkadaşlarımız aslında isimsiz kahramanlar. Anadolu Ajansından geçen bir fotoğraf karesi veya haber, şimdi gazetelerde herkes imzasını atıyor altına, isimleri biliniyor. Televizyonda ekranlarda olan arkadaşlarımız biliniyor ama ajanslarda gerçekten büyük fedakarlıklarla görev yapan arkadaşlarımız aslında isimsiz kahramanlar. Anadolu Ajansı, son dönemde gerçekten bir uluslararası markaya dönüştü. Emeği geçen herkese tüm yöneticilerimize, yönetim kurulu üyelerimize, Ajansın bütün çalışanlarına bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Lütfen azminizi, şevkinizi, meslek aşkınızı asla yitirmeyin. İmkanlar ölçüsünde toplu iş sözleşmeleri yapılır, bunlar hiçbir zaman sizin fedakarlığınızın, emeğinizin karşılığı değildir. Ama Türkiye büyüdükçe, imkanlar geliştikçe inşallah daha büyük imkanlarla daha iyi sözleşmeler yapılacaktır. Burada önemli olan huzur, uyum içinde çalışmaktır. Bir yerde huzur, uyum, birlik beraberlik yoksa, motivasyon kaybı varsa orada başarı olmaz. Sizin başarınız kurumun ve Türkiye'nin başarısıdır. Elbette kurumun geleceği, itibarı, başarısı bizim temel önceliğimizdir. Biz de hepimiz arka planda kalabiliriz öncelik kurumun geleceğidir, ne olacağıdır ama bunun temel zemini de insan faktörüdür. Bu yüzden yeni Genel Müdürümüzün insan, çalışan odaklı bir anlayışla inşallah meseleye yaklaşacağını, böyle bir perspektifle hareket edeceğini, kurumu daha iyi noktalara taşıyacağına yürekten inanıyorum."
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.