REKLAM ALANI

KHA HABERLER

BELLEĞİMİZE AKAN SANAT ADAMI





      Biliyoruz ki herkes Tarık AKAN’I konuşuyor,yazıyor,onunla ilgili ne varsa çıkınında yaşatıyor.Sonsuza değin yaşatacak da.Öyle bir sanatçı ki ülkenin içindeki duyarlı noktaları kendine dert ediniyor.Sözüm ona burnu büyük aydınlar gibi şişirilmiş egolarla halkını bunaltmıyor.Tam aksine içimizden biri aramızda bizimle dertleniyor.Anılası,büyüleyici izler bırakmış hangi sanatçıya sırtını döner ki insan.Nadir sanatçılara nasip olur böylesi hoş tınılarla,anılarla anılmak…
Hepimizin bildiği gibi Tarık Akan 16 Eylül 2016 da sonsuzluğa göçtü. Altmış altı yaşında aramızdan ayrıldı.Hepimizin boynu bükük kaldı.Sağlığına dikkat etmedi,çok sigara içti ve kaçınılmaz akciğer kanserine yakalandı. Kimseye yakınmadı, hastalığını gizli tuttu neredeyse…Ölüm gerçeğini hafifletmek için sıralı nedenlerimiz hep olacak hayatta.
Kibrit çöpü misali kibrit kutusuna sığmayan nedenler ölüm gerçeğini ortadan kaldıramazelbette.Gidimli dünyada hangimiz kalacağız ki…
Sanatçı kimliği ile hep aramızda yaşayacak.Benim öncelikle gençlik yıllarımın biricik sanatçısıydı.Çocukça bir sevgiydi Tarık Akan ve Fatma Girik hayranlığım. Çocukluğumdan gençliğime taşınan sanatçı kişiliği,devrimciği,devrimciliği,bizden birinin halkı bilinçlendirme savaşımını hep takdir ettim.Onun gençlik filmleriyle başlayıp toplumculuğu derinleştiren çizgideki filmleriyle bileylendim,güçlendim.Çölde bir vaha misali hissettim kendimi.
1980’li yılların gençliği Tarık Akan’ın filmlerinden belleğini doldurdu.Ondandır yılmazlığı, direngenliği,boyun eğmezliği o dönemin .Tarık Akan’ı n eden mi sevdim. Boybost,endam,yakışıklılık vs vs diyenlere gülerim.Fiziki özelliklerini dökülmeye yüz tutmuş,sonbahar yapraklarına benzetirim solar,dökülür dağılır.
Tinsel bellekle beslenenler hep güçlenir.Tarık Akan öyle biriydi.Fiziğine fazlaca kapılıp kendini dev aynasında gören bir sanatçı değildi.zihnini beslemeyi ihmal etmemişti.Onun bedensel yokluğu dışında ölümü söz konusu olamazdı.
Sanatçı dediğin topluma rehber olur, çizgisinde zikzaklar yaşamaz.Dünya görüşüyle büyüler,etkiler insanı.Akan öyle biriydi. O yüzden boyun eğmedi hiçbir iktidara.Politikasını halktan ve eğitimden yana sürdürdü.Rıfat Ilgaz’ın yapıtlarını- Hababam Sınıfı, Karaltma Geceleri-canlandırdı.Eğitime verdiği değer o günlerde belli etmişti.Onun dimdik duruşunu,omurgasızlara meydan okuyuşunu sevdik.
Ben onun halkının sözcüsü olan sanatçı yönünü sevdim.İzlediğim her filminde derin analizler içinde gönençliyim.
1970 Yılında Ses Dergisi’nin düzenlemiş olduğu Sinema Artist Yarışmasında birinci olmuşve Türk Sinemasına Kader Bağlayınca adlı film ile ilk adımını atmıştır.Tarık Akan’ın apolitik filmleri 1975yıllarına kadar sürmüştür.
1973 yıllarında Umut Dünyası, Canım Kardeşim’i
1978 yılında Maden
1979 yılında Adak,Kanal, Sürü
1982 yılında Yol

1983 yılında Derman
1984 yılında Pehlivan
1985 Yılında Bir Avuç Cennet
1987 yılında Su da Yanar, Yağmur Kaçakları, Çark
1988 Yılında Üçüncü Yol
1990 Berdel, Karaltma Geceleri
1994 Çözülmeler
2000 Eylül Fırtınası ve bir çok filmler içindeki sanatçı kişiliğine hayran kalmıştım.
Gençlere önder oluşunu sevdim.Atatürkçü ,laik yaşam biçimini sevdim.Katıldığı bir yarışmayla değişen hayatında ,değişmeyen ruhunu ,sevdasını sevdim.Sanatçı kimdir sorusunun kocaman yanıtını sevdim.
Anne Kafamda Bit Var adlı yapıtı yaşadığı işkencelerin canlı tanığıdır. Bunca işkenceyi,çileyi bize fıkra anlatır gibi anlattığı kitabının dilini sevdim.
Bizim kuşağı yeşerttiği için ben de onun ruhuna ulaşın diye akıtıyorum mürekkebimi. Ruhu huzurla uyusun. Onun geride bıraktığı gençlik bayrağını taşıyor.Gözün arkada kalmasın. Taş mektep gençleri yetişiyor,bizlerle. Saygıyla…
17 Eylül 2016
Hatice ALTUNAY KHA

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.