PALAVRACI GANDİ’NİN EV SAHİPLİĞİ.
PALAVRACI GANDİ’NİN EV SAHİPLİĞİ.
ANADOLU BASIN YAYIN BİRLİĞİ'de KURUCU VE 1.DÖNEM GENEL
BAŞKAN,YAŞAM BOYU ONURSAL GENEL BAŞKAN.
….
AKŞAM olmak üzere, yavaş yavaş karanlığın hafif sardığı loş bir yolda yaşlıca bir adamla elinden tuttuğu torunu ile etrafına bakınarak yürüyorlardı.
Yaşlı adam bir şeyler mırıldanıyor, torunu da meraklı gözlerle dedesine bakıyordu.
Adam aradığını bulmuş olmalı ki.”Haa… Bak torunum Ali, aradığımız Palavracı Gandi’nin evine geldik. Nasıl bir ev sahipliği yapacak acaba” dedi..
Yavaş adımlarla evin kapısına yaklaştılar.
Elleri titreyerek zili çaldı. Bir süre sonra gözlüklü, açık alınlı ve ilk bakışta değerinin çok pahalı olduğu bir gömlek giymiş orta boylu zayıfça tipsiz bir adam kapıda belirdi. Meraklı gözlerle gelenlere baktı.”Buyurun “dedi. Yaşlı adam ve torunu çekine çekine eve girdiler.
Ülkenin en ileri gelelerinden birisi ve bir Siyasi Partinin Gnl.Başkanı olduğunu havasıyla caka satarak gelenleri evine alan Palavracı Gandi.. Sinsice aklından da‘’ Misafir ettiklerimi.. Yalan-dolan ve olur olmaz laflarımla onları kandırırım, onlarda eşine, dostuna, köyüne, kentine vel hâsıl her bir tarafa ve bir sürü insana anlatır. O ona, o buna derken büyük bir topluluk oluşur oylarıda toplar, gel keyfim gel derim ve iktidar koltuğuna otururum” der.
Keyifli keyifli anlatmaya başlar.”Ben şuyum, ben buyum, ben olsam şöyle yaparım, böyle yaparım der. Atıp tutar misafirini hazır bulmuşken attıkça atar. Tuttukça tutar. Ama eğri, ama doğru ... En sonunda da BEN GANDİYİM” der. Balon gibi şişer.
Akşam ezanından sonra hane halkı ile misafirler hep beraber sofraya otururlar… İkram edilen yemeklerden biri de ıspanaktır. Bir kaşık ıspanak alan Gandi doğru mutfağa gider biraz sonra geri döner. Bu durum misafirin garibine gider, dayanamaz sorar.
“Sizler niye gelip gidip geliyorsunuz?
Gandi;”Ispanak yoğurtsuz yenmediği için, yoğurtta mutfakta olduğundan, yoğurdu kaşıklamaya gidiyoruz ”Der.
Adı Haydar olan yaşlı adam;”Buna ne gerek var? Getirin mutfaktaki yoğurdu dökün ıspanağın üzerine, mutfağa gidip gelmekten kurtulun”
Gandi ve hane halkı “Sen akıllı adamsın” derler ve yeniden sohbete başlarlar ama …. Gandi fırsatı ganimet bilerek, boş durur mu yeniden başlar atıp tutmaya.
Kahve içimi ve aslı astarı olmayan uyduruk laflar yapılan sohbetten sonra sıra yatmaya gelir.
Misafir ve torununa alt kattan bir oda tahsis edilir. Kendileri de üst kata yatmaya giderler. Aradan 15–20 dakika geçer geçmez yukarıdan bir gürültü patırtı kopar.
Aradan bir kaç dakika geçmişti ki hop, güm sesleri eşliğinde HAYIR DA HAYIR lakırdıları ve ayak tamtamları devam edince, misafirin uykusu kaçar, merakla yukarı çıkar.
“Bu haykırış, patırtı, gürültü nedir? Diye sorar.
Odadakiler ;”Pijama giyiyoruz “.Derler.
“Nasıl pijama giyiyorsunuz? Ne biçim pijama giymek bu?
“İki kişi pijamanın lastik kısmından yuvarlak olacak şekilde tutar. Pijamayı giyecek olan GANDİ sedire çıkar. Rastgele hop komutundan sonra, ben muhalefetim, HAYIR lakırdıları ile iki bacağı pijamaya girecek şekilde atlayışını yapar. İki ayak pijamaya giremediği zaman HAYIR yine de yine olmadı der, Sedirden atlayışına sürekli devam eder.
Misafir Gandi’nin elinden pijamayı alır. Pijama öyle giyilmez böyle giyilir der.Ve tarifini yapar. Pijamanın kemerinden iki elle tutulur. Önce bir bacağınızı ve sonra da diğer bacağınızı sokar, pijamayı yukarı doğru çekersiniz. Pijama giyme işlemini böylece tamamlarsınız.
Oda halkı ve başta Gandi misafirin dediklerini aynen yaparlar. Ve aylarca Hayır-Hayır lakırdıları ile giyemedikleri pijamayı giyerler.
Pijamayı giyerler de…
Hayır-Hayır diye bağıran Gandi; O zamana kadar söylediklerini birden unutur ve haaaaa…. Evet.., Şimdi oldu der.
Birden aklı başına gelir… Evet dediğine bin pişman olur, yaşlı adamın karşısında yüzü kızarır. Misafirin yüzüne bakamaz hale gelir, başını eğer ne yapalım ağzımdan çıktı bir kere der… Der de… Hayır, sözcüğünü de hafifçe mırıldanır.
Yaşlı adam sabah evden ayrılırken…”Her insanın akıllı birisine ihtiyacı var. Eğer AKILLI GANDİ bu ise vay! ..Halkımızın vay haline. Akılsız bir dostun olacağına, akıllı bir düşmanın olsa yeğdir.”
Ve… Sözlerine devamla…
“Allah ım bu alık siyasinin salaklığından,
Balon gibi şişen Palavracı Gandi den,
Şeytani düşüncelere sahip,
ZINDIKLARIN şerrinden korusun”.Der…
Saygılarımla.
AKŞAM olmak üzere, yavaş yavaş karanlığın hafif sardığı loş bir yolda yaşlıca bir adamla elinden tuttuğu torunu ile etrafına bakınarak yürüyorlardı.Yaşlı adam bir şeyler mırıldanıyor, torunu da meraklı gözlerle dedesine bakıyordu.
Adam aradığını bulmuş olmalı ki.”Haa… Bak torunum Ali, aradığımız Palavracı Gandi’nin evine geldik. Nasıl bir ev sahipliği yapacak acaba” dedi..
Yavaş adımlarla evin kapısına yaklaştılar.
Elleri titreyerek zili çaldı. Bir süre sonra gözlüklü, açık alınlı ve ilk bakışta değerinin çok pahalı olduğu bir gömlek giymiş orta boylu zayıfça tipsiz bir adam kapıda belirdi. Meraklı gözlerle gelenlere baktı.”Buyurun “dedi. Yaşlı adam ve torunu çekine çekine eve girdiler.
Ülkenin en ileri gelelerinden birisi ve bir Siyasi Partinin Gnl.Başkanı olduğunu havasıyla caka satarak gelenleri evine alan Palavracı Gandi.. Sinsice aklından da‘’ Misafir ettiklerimi.. Yalan-dolan ve olur olmaz laflarımla onları kandırırım, onlarda eşine, dostuna, köyüne, kentine vel hâsıl her bir tarafa ve bir sürü insana anlatır. O ona, o buna derken büyük bir topluluk oluşur oylarıda toplar, gel keyfim gel derim ve iktidar koltuğuna otururum” der.
Keyifli keyifli anlatmaya başlar.”Ben şuyum, ben buyum, ben olsam şöyle yaparım, böyle yaparım der. Atıp tutar misafirini hazır bulmuşken attıkça atar. Tuttukça tutar. Ama eğri, ama doğru ... En sonunda da BEN GANDİYİM” der. Balon gibi şişer.
Akşam ezanından sonra hane halkı ile misafirler hep beraber sofraya otururlar… İkram edilen yemeklerden biri de ıspanaktır. Bir kaşık ıspanak alan Gandi doğru mutfağa gider biraz sonra geri döner. Bu durum misafirin garibine gider, dayanamaz sorar.
“Sizler niye gelip gidip geliyorsunuz?
Gandi;”Ispanak yoğurtsuz yenmediği için, yoğurtta mutfakta olduğundan, yoğurdu kaşıklamaya gidiyoruz ”Der.
Adı Haydar olan yaşlı adam;”Buna ne gerek var? Getirin mutfaktaki yoğurdu dökün ıspanağın üzerine, mutfağa gidip gelmekten kurtulun”
Gandi ve hane halkı “Sen akıllı adamsın” derler ve yeniden sohbete başlarlar ama …. Gandi fırsatı ganimet bilerek, boş durur mu yeniden başlar atıp tutmaya.
Kahve içimi ve aslı astarı olmayan uyduruk laflar yapılan sohbetten sonra sıra yatmaya gelir.
Misafir ve torununa alt kattan bir oda tahsis edilir. Kendileri de üst kata yatmaya giderler. Aradan 15–20 dakika geçer geçmez yukarıdan bir gürültü patırtı kopar.
Aradan bir kaç dakika geçmişti ki hop, güm sesleri eşliğinde HAYIR DA HAYIR lakırdıları ve ayak tamtamları devam edince, misafirin uykusu kaçar, merakla yukarı çıkar.
“Bu haykırış, patırtı, gürültü nedir? Diye sorar.
Odadakiler ;”Pijama giyiyoruz “.Derler.
“Nasıl pijama giyiyorsunuz? Ne biçim pijama giymek bu?
“İki kişi pijamanın lastik kısmından yuvarlak olacak şekilde tutar. Pijamayı giyecek olan GANDİ sedire çıkar. Rastgele hop komutundan sonra, ben muhalefetim, HAYIR lakırdıları ile iki bacağı pijamaya girecek şekilde atlayışını yapar. İki ayak pijamaya giremediği zaman HAYIR yine de yine olmadı der, Sedirden atlayışına sürekli devam eder.
Misafir Gandi’nin elinden pijamayı alır. Pijama öyle giyilmez böyle giyilir der.Ve tarifini yapar. Pijamanın kemerinden iki elle tutulur. Önce bir bacağınızı ve sonra da diğer bacağınızı sokar, pijamayı yukarı doğru çekersiniz. Pijama giyme işlemini böylece tamamlarsınız.
Oda halkı ve başta Gandi misafirin dediklerini aynen yaparlar. Ve aylarca Hayır-Hayır lakırdıları ile giyemedikleri pijamayı giyerler.
Pijamayı giyerler de…
Hayır-Hayır diye bağıran Gandi; O zamana kadar söylediklerini birden unutur ve haaaaa…. Evet.., Şimdi oldu der.
Birden aklı başına gelir… Evet dediğine bin pişman olur, yaşlı adamın karşısında yüzü kızarır. Misafirin yüzüne bakamaz hale gelir, başını eğer ne yapalım ağzımdan çıktı bir kere der… Der de… Hayır, sözcüğünü de hafifçe mırıldanır.
Yaşlı adam sabah evden ayrılırken…”Her insanın akıllı birisine ihtiyacı var. Eğer AKILLI GANDİ bu ise vay! ..Halkımızın vay haline. Akılsız bir dostun olacağına, akıllı bir düşmanın olsa yeğdir.”
Ve… Sözlerine devamla…
“Allah ım bu alık siyasinin salaklığından,
Balon gibi şişen Palavracı Gandi den,
Şeytani düşüncelere sahip,
ZINDIKLARIN şerrinden korusun”.Der…
Saygılarımla.
Hiç yorum yok
hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.