REKLAM ALANI

KHA HABERLER

Irak ve Suriye tezkereleri Meclis'e gidiyor


Başbakan Davutoğlu, "Muhtemelen Suriye ve Irak ile ilgili tezkereleri yarın (bugün) iki ayrı şekilde Meclis'e göndereceğiz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önümüzdeki dönemde zaten tezkerelerin yenilenmesi gerekeceğini, oluşan yeni şartların bu tezkerelere bazı yeni unsurlar eklenmesine neden olduğunu belirterek, "Bu çalışmayı da tamamladık. Muhtemelen yarın (bugün) tezkereleri iki ayrı tezkere şeklinde Meclisimize göndereceğiz" dedi. 
Davutoğlu, Samsun Valiliğinde, gazetecilere açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 
Samsun gezisiyle ilgili bilgiler veren Davutoğlu, Samsun'da kendisine gösterilen misafirperverliğe teşekkür etti. 
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesindeki konuşmasında, öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin bir açıklama yapmadığının belirtilmesi üzerine, bu konuya bilinçli olarak zikretmediğini ifade etti. 
Üniversitede açılış dersi verdiğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: 
"Akademisyenlerimiz ve öğretim camiasıyla ilişkilerimizin, tamamıyla o düzeyde, felsefe, entelektüel düzeyde olmasına önem verdim. Ama burada bir kez daha zikrediyorum. İnşallah önümüzdeki günlerde çalışmayı nihai noktaya getirip, özellikle araştırma görevlilerimiz, akademik dünyanın, akademik geleceğimizin temel taşları öğretim üyelerimize dönük özel atacağımız adımlar var, özlük hakları bağlamında. Dikkat ederseniz zam tabirini kullanmak istemiyorum. Çünkü ilim hayatı, bu hassasiyeti göstermemiz gereken bir alan. Onun için konuşmamda özellikle zikretmedim. Bir unutma ya da eksiklik olarak görülmesin. Şimdi buradan zikrediyorum. Bu çalışmayı inşallah YÖK Başkanımızla, Milli Eğitim Bakanımızla, Başbakan Yardımcımız Sayın Babacan ve Maliye Bakanımızla bu hafta içinde tamamlamayı ve müjdeyi ayrıca vermeyi düşündüm. O dersin atmosferine uymayacaktı."
"Tezkereler yarın (bugün) Mecliste"
Davutoğlu, sınır güvenliği konusunda atılacak adımların sorulması üzerine de hükümeti kurar kurmaz çözüm süreci ve ulusal güvenlikle ilgili iki mekanizma oluşturduklarını söyledi. 
Her hafta düzenli bir araya gelerek, güvenlik şartlarını gözden geçirdiklerini anlatan Davutoğlu, "İhtiyaç hasıl olduğunda ki Sayın Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyareti öncesinde de Cumhurbaşkanımızın başkanlığında da bir araya geldik. Bu güvenlik mekanizması dışında ele alacağımız hususları gözden geçirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızla dün de istişare ettik" diye konuştu. 
Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve ilgili birimlerle geçen hafta Pazartesi günü Kobani'deki son durumu ele alan bir toplantı yaptıklarını hatırlattı.
Toplantıda üç ana konu etrafında çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Davutoğlu, bunlardan birincisinin sınır güvenliği olduğunu bildirdi. Türkiye'nin etrafında bir ateş çemberi bulunduğunu, ulusal güvenliği gerektiren her konuda her türlü tedbiri alma hakkına ve gücüne sahip olduklarını söyledi. 
"Bu sefer hayvanlarla araçlarla geliyorlar"
İkinci konu olarak mültecilerle ilgili durumun ele alındığını belirten Davutoğlu, çok ciddi şekilde mülteci akını yaşandığını ifade etti. 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in bölgede olduğunu ve bilgi verdiğini kaydeden Davutoğlu, "Bu sefer hayvanlarla sürülerle ve araçlarla gelen mülteciler oldu. Araçlarını içeri almalarını, sürülerini de mümkün olduğu kadar telefi önlemek için gerekirse satın alınıp, kamplarda yiyecek olarak düşünülmesi konusunda daha gerekli talimatları verdik" dedi. 
Ele aldıkları üçüncü konunun da Suriye ve Irak'taki iç durum olduğunu belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: 
"Kendi iç siyasi yapılarında ve güvenlik şartlarında iyileştirme olmaksızın, Türkiye'nin sınırlarının güvenliği ve mültecilerin engellenmesi mümkün değil. Bu üç konuda da en başından beri, hatta 2011'den beri zaten yürüyen mekanizmalarımız var. Geçen hafta da bunları değerlendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızı da New York'ta bilgilendirdik. Şimdi önümüzdeki dönemde zaten tezkerelerin yenilenmesi zarureti var. Bunu olağanüstü bir durum gibi yansıtmamak lazım. Zaten birisi 4, birisi 17 Ekim'de dolacak iki tezkere var. Şimdi yeni şartlar bu tezkerelere bazı yeni unsurlar eklememize yol açtı. Bu çalışmayı da tamamladık. Muhtemelen yarın (bugün) tezkereleri iki ayrı tezkere şeklinde Meclisimize göndereceğiz. Salı günü Bakanlar Kurulumuz var. Genelkurmay Başkanımızın, sadece bu konuya münhasır değil, genel bir brifing. Bütün kurumlardan brifing alırken, Genelkurmay Başkanımızla da böyle bir brifing için iki hafta önceki güvenlik toplantısında kendisiyle konuşmuştuk. Bir sunuşu olacak Bakanlar Kurulumuza. Çarşamba günü Meclisimizin açılışı var. Sayın Cumhurbaşkanımız hitap edecekler. Perşembe günü de 2 Ekim'de tezkerenin görüşmesi olacak. Bu çerçevede hemen sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanımızla daha geniş bir değerlendirme ve güvenlik şartlarını, yapılacak planlamaları ele alacağımız bir toplantı tertip edebileceğiz. Bu arada yine bütün güvenlik birimlerimizle Cumhurbaşkanımızla da icap ettikçe de bir araya her an gelebiliriz. Ama şu anki haftalık planlamamız bu şekilde."
Bütün bunların, Türkiye'de işleyen siyasi sistem içinde, doğal seyri içinde yürüyen çalışmalar olduğunu dile getiren Davutoğlu, basın mensuplarına da olağanüstü bir dönem işareti olacak algılardan kaçınmalarını tavsiye etti. 
Tezkerelerin zaten yenileneceğini, zaten sınır boyunda bir mücadelenin sürdüğünü ifade eden Davutoğlu, bütün bunların şartlara uyumlu, ihtiyaçları karşılayacak şekilde entegre, stabil haline getirildiğini anlattı. 
"Provokatörleri uyarıyorum"
Değişik senaryolarla ilgili çalışmaların tamamlandığını, gelen göç dalgalarının yerleştirildiğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bunda da Türkiye'nin hiçbirinde bir vebali olmadığı gibi buradan da özellikle Suruç'taki vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum, Kobani'den gelen kardeşlerimizi ağırlamaları bakımından. Provokatörleri de bir kez daha uyarıyorum; Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağladığı güven ortamına gelen bu mültecilerin durumunu istismar etmesinler. Eğer Türkiye'de kamu düzeni olmamış olsaydı mülteciler buraya gelmeye ihtiyaç hissetmezlerdi. Eğer Türkiye'de Mehmetçiğin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve bütün güvenlik birimlerimizin sağladığı düzen olmasaydı, mülteciler buraya sığınmazlardı. Herkesin buna dikkat etmesi lazım ve buradan kimsenin provokatif bir sonuç çıkarmaması elzemdir."
Başbakan Davutoğlu, Suriye'de rejim hava kuvvetlerinin Bayırbucak Türkmen bölgelerini tekrar bombaladığı haberlerinin kendilerine ulaştığını belirterek, şunları kaydetti: 
"Bu konuda uluslararası toplumu bir kez daha uyarıyoruz. IŞİD'e karşı yürütülen mücadele dolayısıyla rejimin kendisini meşru gösterip, özellikle Türkmen bölgelerine, Bayırbucak bölgesine yaptığı bombardıman bir kez daha bizim uçuşa yasak bölge talebimizin haklı olduğunu göstermektedir. Rejim bu yolla eğer IŞİD'e karşı mücadele ediyorum düşüncesiyle veya meşruiyet arayışıyla Türkmen bölgeler veya Halep'in civarında Türkmen, Kürt, Arap nüfusun ortak yaşadığı bölgelere yönelik bu tavrı sürdürürse bunun da uluslararası toplumca bir karşılığı olmasını beklemek bizim hakkımız. Suriye'de IŞİD örgütü de rejim de aynı ölçüde Suriye halkı için tehlike barındıran unsurlardır ve aslında rejimin ve IŞİD'in işbirliği bu ılımlı muhalif unsurların zayıflamasına yol açtığı için bugün böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu konuda da gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz."
"Cevap verme tenezzülünde bile bulunmadım"
Bir gazetecenin ortaöğretimde başörtüsü ile ilgili düzenlemenin ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçradoğlu ve CHP milletvekili Hüseyin Aygün'ün açıklamalarını değerlendirmesini istemesi üzerine, "Dikkat ederseniz ben Kılıçdaroğlu'na cevap verdim ama maalesef edepten yoksun o milletvekiline cevap verme tenezzülünde bile bulunmadım" diye konuştu. 
"Çünkü, orada milletimizin inançlarına aşırı bir hakaret ve saygısızlık var" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Eminim orada, o tweet'te geçen şeyler, yine burada da cevap mahiyetinde söylemiyorum ama o tweet'te geçen ifade tarzı, en fazla CHP seçmeninin ve bu ülkenin değerlerine saygılı tüm CHP kitlelerini rahatsız etmiştir. Ben, o milletvekilini, CHP'li kardeşlerime ve vatandaşlarıma havale ediyorum. O milletvekilinin hak ettiği cevabı onların vermesi lazım.
Bu ülkede kimse bu milletin inançlarına hakaret edemez, kimse haddini aşan bir şekilde edebe mugayır bir tarzda böyle bir açıklamada bulunamaz."
"CHP, şu andan itibaren bir sınavdadır"
CHP lideri Kılıçdaroğlu'na seslenen Davutoğlu, "Ümit ederim ki Kılıçdaroğlu önce kendi partisi içindeki bu seslere cevap verme ihtiyacı hisseder. Bu da bir tür IŞİD zihniyeti... Bu davranış biçimi de." ifadesini kullandı. 
Davutoğlu, CHP içindeki tartışmaları yakından takip ettiklerini dile getirerek şöyle devam etti:
"Artık CHP, şu andan itibaren bir sınavdadır. Eğer gerçekten oraya son dönemde intibak ettirilen milletvekilleri samimiyse yani özgürlükçü parti meclisi üyeleri... Kimleri kastettiğim malumdur. Samimilerse bu vekilin tutumuna karşı onlar seslerini yükseltsinler. Yok, bu vekilin zihniyeti CHP'ye hakimse bir daha o CHP'lilerin herhalde Anadolu'da bir yere kolay kolay halkın karşısına çıkacak şekilde girmeleri zor olur. Unutulmasın ki bu millet kendi değerlerine sahip çıkar. 
Bakalım, CHP içindeki tartışmaları takip edeceğiz. Kim özgürlükçü kim yasaklayıcı, kim milletin değerlerine saygı duyuyor kim hakaret ediyor? CHP içindeki tartışmalar, izlenilmeye değer tartışmalardır. Eminim ki benim Konya'da Samsun'da, Anadolu'nun her yerinde gördüğüm CHP'li vatandaşlar, bu ifadelerden büyük ızdırap duymuşlardır diye düşünüyorum. Onları da tepki vermeye çağırıyorum. Eminim Tunceliler de rahatsız olmuşlardır. Çünkü, oradaki vatandaşlar da özgürlükçü tavırlarıyla bilinen vatandaşlarımızdır."

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.