REKLAM ALANI

KHA HABERLER

ALİ ARSLAN YAZDI ECDADA VE MİLLİ DEĞERLERİNE BAĞLI GENÇLERİMİZE

Bir milletin tarih boyunca millî ve manevi değerlerine bağlı olarak kalkınıp yükselebilmesi, dünya milletleri içinde şerefli ve onurlu yerini koruyabilmek için O milletin öz varlığı ve geleceğinin teminatı olan gençlerinin de aynı paralelde idealist milli kültürüne bağlı, şeref ve haysiyetine düşkün, tarihin şeref levhasına geçmiş olan büyük devlet adamlarını, müttefekkirlerini ve saygıdeğer kanaat önderlerini tanıyıp yaptıklarıyla gurur duymalıdırlar.

Fakat bizde, bunun aksini tatbik etmek için özellikle yarım asırdan beri hatta tanzimattan bu yana bizi ve gençlerimizi mazimizden koparma gayretleri, köksüz bir millet tarihsiz bir nesil, meydana getirme planları, mazimizi örten müstesna kahramanlarımızı unutturan kesif bir cehalet sisi halinde karşımıza çıkmış; genç nesil ne muhteşem bir mazinin mirasçısı ne muazzez bir neslin takipçisi olduğunu hep unutturmaya çalışılmıştır.

Batı dünyasında (hıristiyan aleminde) ise, “Mitoloji” adı verilen efsane (hayali) kahramanları etrafında birleşme ihtiyacını hisseden Batılı gençlerin kendilerine has bir milli kültürün takipçisi olduklarını, bununla da kalmayarak çeşitli vasıta ve sinsi planlarla Anadolu gençliği hatta bütün İslâm milletleri üzerinde kültür emperyalizminin planlarını tatbik etmeye çalışmış ve çalışmaktadırlar.

Halbuki bizde Mitoloji değil; İslâm tarihinde hakiki ve fiili olarak yaşamış ve gayri-İslâm’lerin hayallerinin bile ulaşamadığı noktalara, tarihin şeref levhaları arasında hakiki mevkiini almış İslâm kahramanları her zaman varabilmişlerdir.

Peygamber Efendimiz (A.S.V.) vasıtasıyla Îlahi hakikat yeryüzüne yayıldıktan sonra hakiki kahramanlar zaman içerisinde mevkiini almış, tarihin şeref levhalarına geçmişlerdir. Bu nedenle yayılma istidadı ile Anadolu’ya doğru fûtuhata geçen ecdâdımız; bu vatan toprakları üzerinde bin yıllık şanlı ve şerefli bir geçmişe sahiptir. Bir Cuma sabahı ellidört bin erin yani 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinde “Allah Allah …” sedalarıyle çok güçlü küffar Bizans ordusunun üzerine yürüdükleri tarihten itibaren, yani Alp Arslan’ın komutasında Türk’lerin ve Kürt’lerin kucaklaşmasıyla bu ebedi yurdun anahtarlarını ele geçirdikten sonra; Anadolu-İslâm medeniyeti gittikçe gelişerek yedi iklim üç kıtaya yayılmıştır. Sultan Alp Arslan Bizans İmparatoru Hükümdarı’nı bir kaç gün misafir ettikten sonra serbest bırakıp; bir İslâm komutanına yakışan azamet ve şehametini bütün dünyaya göstermiştir.

Gerek Selçuklular olsun gerekse Osmanlılar; birbirlerinin devamı olan bu İmparatorluğun her ikisi de İslâm düşmalarının taarruzuna ve saldırganlığına hedef olmuştur. Medarı iftiharımız olan özdeğerlerimizi, kutsal varlıklarımızı ve tarihimizi yok etmek için ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Fakat bu kahraman ve asîl millet; KUR’AN, EZAN, VATAN, MİLLET, BAYRAK etrafında hâle olup tevhid bayrağını ve sancağını, yedi iklim üç kıtada dalgalandırarak oralara adalet, hukuk, ilim ve fazileti götürmek suretiyle Avrupa’yıda Ortaçağ Skolastik felsefenin fikir karanlığından kurtararak aydınlığa ulaşmalarını sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet Han, bu atılımın en büyük önderidir.

Muazzam ve muhteşem İmparatorluğumuzun dört köşesinde; Yemen ellerinden, Kırım sahillerinden, Kafkas dağlarından, Tuna boylarından, Muhaç’tan, Budin’den, Niğbolu’dan, Vardar ovasından, Çanakkale’den (250.000 Şüheda), Kurtuluş savaşının Dumlupınar’ından, emre itaat inancıyla Allahu Ekber dağlarındaki 90.000 Şüheda’dan gelen manevi seslere gönül veren bu asil milletin gençleri, içerden ve dışardan gelen tehlikelere karşı şuurlu ve imanlı olarak milli ve manevi değerlerine, ecdad yadigârı olan bu Cennet yurduna sahip olmaları da aslî görevleridir.

Aksi takdirde; geçmişte olduğu gibi gelecekte de, Milletimizi içten bölmek ve tarih sahnesinden silmek için düşmanlarımız boş durmayacaktır. Yüksek bir imana sahip olan Milletimiz, tarih sahnesinde zaman zaman yenik düşmüş olabilir, fakat hiçbir zaman esareti kabul etmemiştir. Yukarıda sözü ettiğimiz meydan muharebelerinde verilen şehitler; Türk’ün Kürd’ün, Laz’ın, Çerkez’in, Abaza’nın, Gürcü’nün ve Anadolu’da hayat bulan bütün unsurların ortak şehitleridirler.

Nihayet İstiklâl Harbinde bu milletin ve onun bir avuç denecek kadar az ve derme çatma silahlarla teçhiz edilmiş Ordusu’nun, sayıca nisbet kabul etmeyecek derecede üstün olan ve zamanın en modern silahlarıyla donatılmış bulunan düşman orduları karşısında başarı sağlayabilmesi; üstün ahlâk, yüksek maneviyat ve millî birlik ve beraberlik hasletinin düşmanınkinden kat kat üstün oluşu sayesindedir.

Gençlerimize anlatmaya çalıştığımız kendi tarihimizi, idealimizi, tarihin şeref levhasına geçmiş millî kahramanlarımızı, millî ve manevi değerlerimizi, geleceğimizin teminatı ve öz varlığımız olan millî kültürümüzü, ilim ve irfan yoluyla yani eğitimle tanıtmayınca; onların boş bıraktığımız kalp ve kafalarına, düşman cepheden doldurmaya çalışacaktır.

Nitekim son günlerde hâlen ülkemizde devam etmekte olan iç ve dış mihrakların kışkırtmasıyla huzur ortamını ne yazıktır ki adeta bir vandalizm ortamına getiren bu ülkenin evlatları; yukarıda bahsettiğimiz Şüheda’nın torunlarıdırlar..! Unutmasınlar ki; Ortadoğu coğrafyasında istikrarlı, güçlü, itibarlı, onurlu bir ülkeyiz, ekonomik yönden de hızla kalkınan dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz, bu ülkenin nimetleri 80 milyonu değil, kaç tane 80 milyonu besleyip kucaklayacak potansiyele sahiptir. Zira tedhiş hareketlerinin sebebi “Kobani” değildir, nitekim Kobani ve civar köyleriyle birlikte 200 bin nüfusunun 180 binini, Devletimiz tarafından yurda getirilerek “İŞİD” ve ESED’in zulmünden toplam olarak nerdeyse 2 milyona yakın Suriye’li din kardeşlerimizi kurtarıp Milletçe ensar olduk. Allah devletimize güç kuvvet versin. Allah birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin.

Ali Arslan
Türk Dili ve Edebiyatı Hocası
Başbakanlık Mensubu

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.