REKLAM ALANI

KHA HABERLER

Kamu düzenini zaafa uğratamayacaklar

ANKARA
Başbakan Davutoğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar kamu düzenini zaafa uğratamayacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar bu millete hizmete kararlıyız" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni Türkiye idealiyle ciddi bir ivme oluşmuşken, birtakım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek düğmeye basıldığını, iki seçim sonrası, üçüncü seçimin öncesinde 'Acaba tekrar Türkiye karıştırılabilir mi' diye birtakım fitne odaklarının devreye girdiğini belirterek, "Suriye'deki zulmün bir benzerini neredeyse kendi halkına karşı terör ve şiddet eylemleriyle yapanlar bilsinler ki Türkiye'yi hiçbir zaman bu kargaşa ve kaos sarmalının içine sokamayacaklardır" dedi. 
Davutoğlu, TOBB İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dünkü helikopter ve trafik kazalarında hayatlarını kaybeden asker ve polislerle son olaylarda vefat eden vatandaşlara ve güvenlik güçlerine rahmet diledi, yakınlarına taziyelerini iletti.
Başta TOBB olmak üzere bütün oda ve sendika temsilcilerine teşekkür eden Davutoğlu, "Çok kritik bir zamanda böyle kapsamlı bir istişare için bizi bir araya getirmek, toplumsal sorumluluğun bir gereğiydi. Ayrıca son yayınlanan ortak bildiri de toplumdaki genel hissiyatı yansıtması açısından çok önemli bir adım teşkil ettiği için bir kez daha teşekkür ediyorum" diye konuştu. 
Çalışma hayatı ve iş dünyası temsilcileriyle ikinci kez buluştuğuna işaret eden Davutoğlu, daha sık bir araya geleceklerini söyledi. Davutoğlu, "Çünkü öylesine bir tarihi aşamadayız ki bugünlerde en fazla ihtiyaç hissettiğimiz şey istişaredir, istişaredir, istişaredir. Ortak aklı üretmemiz, ortak vicdanı harekete geçirmemiz, ortak geleceğimizi belirlememiz açısından büyük önem taşıyor. Bu noktada ortak vicdanımızın en temel sembolleri aslında bu salonda bulunuyor" ifadesini kullandı.
"Ben de bir esnaf çocuğuyum"
Davutoğlu, Ahi Evran Haftası dolayısıyla Kırşehir'de oda temsilcileriyle bir araya geldiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Aslında esnaf kültürü, Ahilik geleneği tam da bugün tekrar ihya etmemiz gereken ortak bilincin, tarihi referans noktasıdır. Ahi Evran'ın o temel ahlaki ilkelerini hayata geçirdiğimizde, aslında bugün daha da çok ihtiyaç hissettiğimiz esnaf bilincini ve onun ahlakı temellerini harekete geçirdiğimizde, bu kurulmak istenen tuzaklara karşı en sağlam sosyal aşıyı da gerçekleştirmiş oluruz." 
Kendisinin de bir esnaf çocuğu olduğunu belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: 
"Hayatım, özellikle ilk çocukluk ve gençlik yıllarında, Türkiye'nin her yerinden gelen ve yan yana komşuluk yapan esnafların Mahmutpaşa'da nasıl bir arada ortak kültür oluşturduğunu görmek, bana sosyal ayağımızın gücü hakkında, daha küçük yaşta çok güçlü bir bilinç vermişti. Türkiye'nin her yerinden gelenler orada yan yana, bir arada, helal rızk için çalışırlar, öğle yemeklerini sırayla yaparlar ve dükkanlarda birlikte yerlerdi. Ayrıca toplumun derin irfanını ilk keşfettiğim anlar, Türkiye'nin her yerinden alışveriş yapmak üzere bu piyasaya gelen esnafların oluşturduğu farklı veçhelerdi, farklı yaklaşımlardı, ama hepsi ortak bir vicdanı temsil eden sosyal ilişkiler ağıydı. 
Babamın çok derin dostlukları oldu. Şimdi Anadolu'da nereye gitsem, rahmetli babamla alışveriş yapmış olan baba dostlarını görüyorum. Kahramanmaraş'a gittiğimde, Kars'a gittiğimde, her yerde babamın dostlarını görmek bana o derin irfanımızı hatırlatmak bakımından büyük bir örnek teşkil ediyor."
"Sizlere ve sizlerin dayanışmasına büyük ihtiyaç hissediyoruz" 
Bu ortak zemininin bugün bir kez daha keşfedilmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, "Türkiye'nin her yerinden birbirleriyle alışveriş yapan, helal rızık için ortak bir çaba içine giren toplumun değişik kesimleri, aslında ortak bir mayayı da oluşturuyor. Onun için tam da bugünlerde sizlere ve sizlerin dayanışmasına büyük ihtiyaç hissediyoruz" diye konuştu. 
 Birilerinin ülkeyi şu veya bu bölge, şu veya bu etnik veya mezhebi kesim diye bölmeye çalışırken, odaların ve sendikaların ortak bir bilinçle bir araya gelerek, "Hayır, biz tarihi birlikte yaşamış, geleceği de birlikte şekillendirecek bir milletin fertleriyiz" diye seslerini yükseltmelerinin vakti olduğunu kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben, bu toplantıyı böyle bir sesin ve insani erdemleri harekete geçirecek olan ortak bilincin zemini olarak görüyorum ve bir kez daha teşekkür ediyorum. Doğru zamanda, doğru bir perspektifle hazırlanmış, bir anlamda kamuoyuna ortak bir yaklaşımı da gösterecek, sergileyecek bir toplantıya vesile oldukları için bir kez daha bütün odalarımıza teşekkür ediyoruz."
"Rahatsız olanlar harekete geçtiler"
Davutoğlu, son olayların, Türkiye'nin ekonomisinin zirveye ulaştığı, IMF'ye bütün borçların ödendiği, Türkiye'nin çok ciddi ekonomik ivme kazandığı bir konjektürde gerçekleştiğine işaret ederek, şöyle konuştu: 
"Türkiye'nin ayağa kalkmasını, doğrulmasını, sadece kendisini değil çevresindeki bütün bölgeleri, dost halkları da büyük çınarının altında barındırabilmesini, geliştirebilmesini sağlayacak bir güç haline gelmesinden rahatsız olanlar harekete geçtiler. 2013 içinde Gezi olayları etrafında birtakım bahanelerle ciddi bir şekilde toplumsal kutuplaşmayı tahrik eden bir süreç yaşandı. Daha sonra 17 Aralık, 25 Aralık olayları, komploları, 30 Mart seçimlerini neredeyse ipotek altına alma çabasına dönüştü. Ama milletimizin basireti bunları aştı, 30 Mart seçimlerinde milli irade, Türkiye'nin kaderine, aziz milletimizin kaderine bir anlamda şekil veren bir sonuç ortaya çıkardı.
Daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimini de son derece sükunetle ve demokratik bir olgunlukla yaşadık ve tarihimizde ilk defa doğrudan halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı ile yeni bir döneme başladık. Hemen arkasından yeni bir hükümet oluşumu oldu ve bendeniz bu hükümetin kurulması aşamasında da, AK Parti Genel Başkanlığına giden süreçte de toplumsal hayatımızın temel taşını teşkil edecek olan milli birlik ve beraberliğe sürekli olarak vurguda bulunarak, bir ortak zemini oluşturmaya çalışmak konusunda ciddi gayretler sarf etmeye çalıştım."
Herkesin kriz beklediği bir anda, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamının son derece olgun bir demokratik süreçle el değiştirmişken, toplumda yeni beklentilerle, yeni Türkiye idealiyle ciddi bir ivme oluşmuşken, birtakım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek düğmeye basıldığını anlatan Davutoğlu, "İki seçim sonrası, üçüncü seçimin öncesinde 'Acaba tekrar Türkiye karıştırılabilir mi' diye birtakım fitne odaklarının devreye girdiğini gördük" dedi.
"Türkiye'yi kaos sarmalının içine sokamayacaklar"
Davutoğlu, yeni hükümetin kurulmasının hemen ardından bütün bakanlıklarda çok ciddi reform süreçlerini başlattıklarını, çözüm sürecinde ciddi ivme kazanıldığını, bu sürecin mekanizmasının Bakanlar Kurulu kararıyla esasa bağlandığını ifade ederek, ülkede, milli birlik ve beraberlik anlamında çok ciddi bir momentum oluştuğunu söyledi. 
Diğer taraftan Suriye'deki bütün dostlara, akrabalara, komşulara yardım edebilmek kastıyla, oradaki zulme karşı en etkin tavrı almak amacıyla tezkere çıkardıklarını belirten Davutoğlu, "Toplumda genel olarak son derece iyimser ve olumlu bir beklenti içindeyken, maalesef, bayramın üçüncü gününden itibaren yaşanan olaylarla gerçek anlamda bir toplumsal kargaşa ortamı yaratılmaya çalışıldı. Neticede, baktığımızda, Kobani bahane edilerek, bu vandalizmde, bu şiddet sarmalında, bu terör faaliyetlerinde 33 vatandaşımız hayatını kaybetti, 2 polisimiz şehit oldu, 135 polisimiz yaralandı" dedi.
Olaylarda 531 polis aracı, 631 sivil aracın yakıldığını, aralarında Kur'an kursları, müzelere, kütüphanelerin de olduğu bin 122 binanın tahrip edildiğini anlatan Davutoğlu, "Birçok küçük yavru, yetim ve öksüz kaldı. Şimdi sorma vaktidir, Hüseyin Hatipoğlu'nun kızı Yaren'in yetim kalmasına sebep olanlar neyi amaç edindiler? 11 aylık Ecrin Balcı'nın annesi Sevgi'den ayrılmasına sebep olan, öksüz kalmasına sebep olan bu vahşi, alçakça saldırılar niçin yapıldı? Yine polis memurumuz Atif Şahin'in oğlu Ahmet Akif'i, Sena'yı, oğlu Yiğit Alp'i yetim bırakanlar, neyi hedeflediler? Bu yolla Kobani'ye mi yardım ettiler? Suriye'deki zulmü mü durdurdular? Suriye'deki zulmün bir benzerini neredeyse kendi halkına karşı terör ve şiddet eylemleriyle yapanlar bilsinler ki, Türkiye'yi hiçbir zaman bu kargaşa ve kaos sarmalının içine 
"Devletin kamu otoritesi hedef alınmaya çalışıldı"
Davutoğlu, TOBB İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmasında, IŞİD bahanesiyle yapılan izinsiz gösterilere değindi. Olaylar sırasında üç ana unsurun hedef alındığını belirten Davutoğlu, bunların birincisinin kamu binaları, okullar, araçlar, ambulanslar ve kütüphaneler olduğunu, burada devletin kamu otoritesinin hedef alınmaya çalışıldığını söyledi. 
İkinci hedefin işyerleri, üçüncüsünün ise AK Parti binaları olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Aslında bu üç temel hedefe bakıldığında, bu vandalizmin arkasındaki niyeti de okumak mümkün. Göstermek istedikleri şey şuydu: Bir, devlet otoritesi zaafı vardı, devlet kamu binaları hedefe konularak. İki, toplumsal omurganın temelini teşkil eden bir ekonomik aktiviteyi, yatırımı, parlak bir geleceği topluma gösteren işyerleri... Oradaki yatırımların olduğu işyerleri hedef edildi. Üçüncüsü de AK Parti binaları. Bununla şu denmek istendi: 'Burada tek bir görüş hakim olur herhangi bir başka siyasi aktiviteye izin verilmez. Bizim istemediğimiz ekonomik aktiviteler yapılmaz. Toplumda oluşturulmak istenen iyimser havaya karşı ekonomik yatırımları biz istersek durdururuz ve devleti zaafa uğratırız.' Şimdi ben buradan sesleniyorum; ne yaparlarsa yapsınlar kamu düzeni zaafa uğramayacaktır. Devlet, kamu düzenini tesis etmek için her türlü tedbiri almaya kararlıdır. Bu konuda en ufak bir ihmal ve zaaf söz konusu olmayacaktır" 
TOBB İstişare Toplantısında Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinden de gelen oda ve sendika temsilcileriyle yaşananlara karşı mesaj vermek istediklerini dile getiren Davutoğlu, "Sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapımızın omurgasını teşkil eden işadamlarımızın, esnaflarımızın ortak mesajı bu toplumsal omurganın kırılmasına kesinlikle izin verilmemesidir. Nasıl Ahi Evran'ın kardeşliği bizim iş ahlakımızın temeli ise Ahi Evran'ın bu topraklara ektiği bu kardeşlik tohumu da ebediyen korunacaktır. Yine siyasi olarak AK Parti binalarına yönelik saldırılarla verilmek istenen mesaj;  burada tek bir parti egemen olur aynen Suriye'de ve başka yerlerdeki Baas ideolojileri gibi ise bilsinler AK Parti, bu şantajlara boyun eğmeyecektir ve Türkiye'nin her bir santimetrekaresinde siyaset yapmaya, bu millete hizmet etmeye kararlıdır" diye konuştu.
Davutoğlu, olaylar sırasında üç ayrı tavrın görüldüğünü, bunlardan ilkinin tahrip edenler, yıkanlar, ikincisinin vizyon kuranlar, inşa edenler ve üçüncüsü ise "buradan acaba nasıl bir siyasi rant elde ederiz" diye düşünenler olduğunu belirterek, "Biz inşa  edenler tarafındayız. Yıkanlara ve tahrip edenlere karşı inşa ve ihyayı öne çıkartıyoruz. Kriz çıkartanlara karşı yepyeni bir vizyonun temsilciliğini üstleniyoruz. Çözüm sürecini sabote etmeye karşı da çözüm sürecini ayakta tutmaya, çözüm sürecini milli birlik ve kardeşlik projesinin temel ayağı olarak korumaya kararlıyız" dedi.
"Kobani bizim için tarihi bir emanet, tarihi bir mirastır"
Suriye'deki olayları istismar edenlere karşı, hangi kesimden olursa olsun yardım bekleyenlere sonuna kadar destek olmaya ve mazlumlara zalimler karşısında sahip çıkmaya kararlı olduklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu yoldan bizi kimse döndüremez. Nasıl dünyanın her yerindeki mazlumlara sahip çıkmışsak, tarihi olarak bizim hem akrabamız hem kardeşimiz olan Suriyeli Araplara, Türkmenlere, Kürtlere, Sunnilere, Nusayrilere, Hristiyanlara hepsine yardım elimizi uzatmaya da kararlıyız. Kobani (Ayn El-Arab), Halep gibi, Şam gibi, Lazkiye gibi bizim için tarihi bir emanet, tarihi bir mirastır. Oradaki kardeşlerimizin kaderi bizim kaderimizle ortaktır. Bunu her vesileyle söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Ancak Suriye'deki olayları bahane ederek Türkiye'de kargaşa çıkartmak isteyenlere vurgulayarak söylemek istiyorum ki, Kobani'den gelen 200 bin kardeşimize kucak açan biziz. Suriye'den gelen 1 milyon 600 bin kardeşimize kucak açan biziz. Kobani'den gelen kardeşlerimiz Türkiye'de bu vandalizmi yapan bu terör mensuplarına sığınmak için gelmediler. Türkiye'nin huzuruna, Türkiye'deki emniyete sığınmak ve burada tam bir güven içerisinde hayatlarını idame ettirebilmek için geldiler. Huzur içerinde en kısa zamanda da Suriye'ye geri dönerler. Bundan sonra da ne olursa olsun biz elimizden gelen yardımı bu kardeşlerimize yapmaya kararlıyız." 
Başbakan Davutoğlu, şehirleri tahrip edenlerin son 12 yılda gerçekleştirdikleri çok geniş katılımları, demokratikleşme çabalarını ve ekonomik kalkınma projelerini hedef aldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Demokratikleşme konusunda Türkiye'nin son 12 yılda aldığı mesafeyi hepiniz yakından biliyorsunuz. 1987'de başlayan ve 46 kez uzatılan OHAL'i kaldıran biziz. Herkesin gösteri ve toplantı hakkını kullanabilmesini sağlayan biziz. Devlet Güvenlik Mahkemelerini kapatıp, EMASYA Protokolünü kaldıran biziz. Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırarak, neredeyse imkansızlaştıracak özgür siyasetin önünü açan biziz. İşkenceye karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ederek Türkiye'de 80'li yıllardan kalan acı hatıraların izlerini silen biziz. Kamuoyunda taş atan çocuklar yasası olarak bilinen düzenlemeyle 18 yaş altındaki tüm çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasını temin eden biziz. Farklı dil ve lehçelerde kurs açılması, yayın yapılması, müzik dinlenmesi ve hatta seçimlerde siyasi propaganda yapılması gibi hakları güvenceye kavuşturan biziz. İnsanların çocuklarına istediği ismi vermesini bile engelleyen bir ayıba son veren biziz. Tutuklu ve hükümlüler ile yakınlarının anadilde, kendi dillerinde konuşmalarının önünü açan biziz. Şehirlerin, köylerin isimlerini iade etme yolunu açan biziz. Yol kontrol noktalarını azaltıp meraları, yaylaları tekrar hayvancılığa, şenliklere açan biziz. Köye dönüş ve rehabilitasyon projesini uygulayan biziz. Tüm bunlar bizim iktidarımızda sağlanmışken ve çözüm süreciyle inşallah bunları çok daha ilerileri aşamalara taşıma kararlılığındayken bu yapılan vandalizm çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin hedefinin sadece Kobani değil, Türkiye'nin geleceği ve Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki kalkınma projelerinin engellenme çabasıdır."
AK Parti hükümetleriyle 12 yılda Türkiye'nin genelinde, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kalkınma hamleleri başlattıklarını ve bunun kapsamını genişleterek Türkiye'nin geleceğinin perspektifini değiştirdiklerini belirten Davutoğlu, "Türkiye'nin gayri safi milli hasılası dört misli arttı, kişi başına düşen gayri safi milli hasılada Türkiye'nin her yerinde daha eşitlikçi bir yapıya kavuşuldu. AK Parti iktidarları döneminde 730 milyar lira kamu yatırımı yapıldı bunun içinde doğu anadolu  için 85 milyar lira, güney doğu anadolu bölgesi için ise 81 milyar lira kamu yatırımı ve desteği yapıldı. tek tek zikretmek istemem ama zikretmek gerekirse ulaştırma ve haberleşme için 28 milyar lira, eğitim için 11,5 milyar lira, sağlık için 6 milyar lira, orman ve su işleri için 17 milyar, toplu konut için 15,5 milyar, tarım ve hayvancılık için 17 milyar, gençlik ve spor yatırımları için 5 milyar, üniversiteler için 4,8 milyar, Köy-Des projesi için 3,2 milyar lira bölgeye yatırım yaptık. Hava ulaşımında Doğu Anadolu'daki 14 ilimizin 10'una, Güney Doğu Anadolu'daki 9 ilimizin 8'ine havaalanı imkanına kavuşturduk. Her bir ilimizde üniversite kurduk. Bunların tümüne bakıldığında bizim iktidarımız döneminde bütün Türkiye'ye bakışımız yanında bölgeye nasıl bir perspektifle baktığımız açık bir şekilde ortaya çıkar" diye konuştu. 
Davutoğlu, tüm engelleyici çabalara rağmen kalkınma hamlelerinin devam edeceğinin altını çizerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yeni teşvik paketinde en fazla istifadeye mazhar 6. bölge teşvikinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine öncelik verdik. Daha ilk aşamada 13 milyar liralık yatırımın alt yapısı devreye sokuldu. Bölge yepyeni bir geleceğe ve perspektife açıldı. İşte bu vandallar, bu eşkıyalar, bu teröristler böyle bir geleceği imha etmek, tahrip etmek için harekete geçtiler. Bizler burada hem siyasi irade olarak, hem de sivil toplum temsilcilerimizin ortak sesi olarak böyle bir geleceği imha projesine karşı dimdik ayakta durmaya kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Kesinlikle Türkiye 1990'lara geri dönmeyecektir, aksine 2023 hedefleri doğrultusunda gelecek perspektifiyle yeni bir Türkiye'nin inşasında kararlıyız. İnşa ve ihya dönemi başlamıştır, bunu kimse durduramayacaktır. Bu inşa ve ihya döneminin demokratik temeli çözüm sürecinin başarıya ulaşmasıdır. Tarihi kardeşliğin ebedi kardeşliğe dönüşmesi konusundaki çabalarımız kesintisiz devam edecektir. Kim ne derse desin, hangi terör faaliyetleri yapılırsa yapılsın, daha ilk günden vurguladığımız gibi kesinlikle çözüm sürecini teröre kurban vermeyeceğiz."
"Şiddet meraklılarına karşı verilecek en güzel cevap milletin dayanışması"
TOBB'da düzenlenen İstişare Toplantısı'nda konuşan Davutoğlu, Kobane'deki gelişmeleri bahane eden "teröristlere, vandalizm ve şiddet meraklılarına" karşı verilecek en güzel cevabın milletin birbiriyle dayanışması olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, selam vermenin güzelliklerini anlatarak, farklılıklarına bakmaksızın, herkesi milli birlik ve kardeşlik adına birbiriyle selamlaşmaya davet etti ve "selam kampanyası" başlatılması konusundaki çağrısını yineledi.
"Zararlar tazmin edilecek"
Şiddet olaylarında zarar gören kamu binaları ile işyerlerinin en kısa sürede daha iyi şekilde ihya ve inşa edileceklerini bildiren Davutoğlu, vatandaşların zararlarının tazmin edileceğini ifade etti. Davutoğlu, "En kısa zamanda tahrip edilen işyerleri eskisinden daha iyi hale getirilecek. Kamu otoritesi ve kamu düzeni bir daha sarsılmayacak şekilde korunacak, güçlendirilecek" dedi.
Davutoğlu, bu konuda atılacak adımları Bakanlar Kurulu'nun bugünkü toplantısında gözden geçireceklerini söyledi.
Çözüm sürecinde sadece milleti muhatap aldıklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Entegre bir kalkınma stratejisiyle bütün Türkiye'yi kuşatan yepyeni bir dönemin başlaması konusunda kararlıyız. Türkiye'nin kalkınmasında İstanbul ile Diyarbakır arasında, Konya ile Muş arasında, İzmir ile Van arasında hiçbir fark olmayacak. Bütün Türkiye, yeni Türkiye ideali etrafında, ortak bir projede ayağa kaldırılacak. Türkiye yükselen küresel ekonominin öncüsü olarak uluslararası alanda hak ettiği itibarı kazanacak. Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda atacağı adımlar hiçbir şekilde vandalizme feda edilmeyecek. Kalkınan Türkiye'nin özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bağlamında yansımaları da önümüzdeki dönemde çok açık şekilde görülmeye başlanacak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi aslında Avrasya'nın medeniyet tarihi bakımından en zengin, ekonomik bakımdan en önemli coğrafyalarından birini oluşturur. Akdeniz, Hazar, Körfez ve Karadeniz arasındaki geçiş hatları bizim Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzdan geçer. Bütün ulaştırma, enerji koridorları Doğu ve Günedoğu Anadolumuzun güzel coğrafyasından geçer. Bu coğrafya aynı zamanda çok köklü medeniyetlerin merkezini teşkil edecer. Bakü-Tiflis-Kars, Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Ceyhan ki Kerkük-Yumurtalık... Bütün bu önemli enerji ve ulaştırma koridorları ülkemizin can damarları olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizden geçerek hedeflerine ulaşır.
Birileri Doğu ve Günedoğu Anadolu bölgelerine yönelik hesaplar içerisinde olabilir içeride ve dışarıda. Tahrikkar bir tutumla bu bölgelerin altyapısını yok etmeye yönelebilirler, buraya gelen yatırımları engellemeye çalışabilirler, buraya gelecek turistleri korku içinde bırakabilecek şekilde bu tür vandalizmin içinde olabilirler. Bunlar tahrip ve yıkıcı faaliyet içinde olanlar. Biz ise Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzdaki her bir yatırımı bu bölgelerimizin, sadece Türkiye için değil çevre bölgelerin de yükselen bir havzası olarak üretiyoruz. Akdeniz, Karadeniz, Hazar, Basra Körfezi'ni içeren jeopolitik kuşak üzerinde, diğer taraftan Kafkasya, Mezopotamya ve Levant hattı üzerinde bu coğrafyayı biz yeni bir medeniyetin ihyasında merkez coğrafya haline getireceğiz."
"Doğu ve Güneydoğu olmadan kalkınma olmaz"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin kalkınmasının Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmadan gerçekleşemeyeceğini, gerçek hedefine ulaşamayacağını vurgulayarak, bu bölgelerin kalkınması için ne yapmaları gerekiyorsa yapmaya devam edeceklerini ifade etti.
Herkesin hesabı olabileceğini ve birilerinin tahrip etmeye yönelebileceğini belirten Davutoğlu, "Bizim için ise geleceğe dönük olarak rüyalarımız var, hedeflerimiz var. Demokratik bir Türkiye'nin inşası konusunda kararlı şekilde yürüyen siyasi hareket, hükümet olarak, Türkiye'nin kazandığı demokratik kazanımları riske etmeden güvenliğimizi teminat altına almaya kararlıyız" diye konuştu.
HSYK seçimleri
Davutoğlu, HSYK seçimleri dolayısıyla da yargı mensuplarını tebrik ederek, "Türkiye'de yargının bağımsızlığı ve yargının herhangi bir grubun ipoteği altına girmemesi, bütün bu ekonomik kalkınma ve siyasi demokratikleşme çabalarının en önemli ayağıdır" dedi. 
Yargı mensuplarının dün kullandıkları hür iradeleriyle bu konudaki en güzel mesajı topluma verdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Kendilerine gerçekleştirdikleri demokratik seçim dolayısıyla ve yargının önümüzdeki dönemde adaleti tesis etme konusundaki kararlılığını teyit etmeleri dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum" diye konuştu. 
"Bu ülkeyle ilgili hayalimiz var"
Türkiye'nin her iline ilişkin rüyaları bulunduğunu belirten Davutoğlu, her ilin ekonomik ve kültürel açıdan kalkınmasına yönelik temennilerini dile getirdi.
"Bütün Anadolu coğrafyasını öylesine zihnimize kazımışız ki onların her biriyle ilgili gece rüya görür, gündüz icraat yaparız. Onlar ise gündüz tahrip ederler gece, bu rüyaları yok etmeye çalışırlar" diyen Davutoğlu, bu nedenle ülkenin önüne büyük hedefler koyduklarında, "Bunlar hayalperesttir" denildiğini ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, "Evet, bu ülkeyle ilgili bir hayalimiz var bizim. Bu ülkeyi dünyanın en büyük 10 gücü arasına sokma hayali. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle ilgili hayalimiz var. Bu bölgeleri tarihte olduğu gibi medeniyet merkezi yapma hayalimiz var" dedi.
"Hayali olmayanlar utansın" 
Türkiye'nin bütün şehirlerini ayağa kaldıracak hayalleri bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Hayali olmayanlar utansın, bu hayalleri yıkmaya çalışanlar, bu hayallerin yerine şiddeti, vandalizmi getirmeye çalışanlar utansın. Biz öylesine bir aşkla bağlıyız ki bu ülkeye Diyarbakır'a gittiğimizde Diyarbakırlıyız. Van'a gittiğimizde Vanlıyız, İstanbul'a gittiğimizde İstanbulluyuz. Tek tek saymayayım ama nereye gitsek oranın toprağına da insanına da aşığız biz aşığız. Bizde aşk ve muhabbet var, onlarda şiddet ve nefret var. Aramızdaki fark bu. Bizde vizyon var, onlarda tuzak var. Kısa dönemde tuzaklar bazı zararlar verebilir ama uzun dönemde hiç şüpheniz olmasın mutlaka vizyon, mutlaka aşk, mutlaka muhabbet kazanacak.
Şimdi bu tahribatı yapanların ağababalarını çekip sorsanız, senin bu ülkeyle ilgili hayalin nedir? Bu şehirle ilgili ne düşünüyorsun diye. Acaba kaç kelime sarf edebilecekler? Kobani'den ki aziz Kobani'ye her türlü yardımı yapacağımızı da söyledim. Onları bahane ederken kendi şehirlerini yıkanlardan bu ülkeye bir hayır gelebilir mi? Bunlar olurken, bunlar yaşanırken dönüp bu vandallara uyarıda bulunmak yerine kendi ülkesini 'IŞİD'le iş birliği yapıyor' diye, hiçbir delile dayanmadan, iftira ederek suçlayan bir anamuhalefet partisinden fayda gelebilir mi? Aramızdaki fark bu. Birileri tahrip eder, birileri 'Bu tahribattan siyasi olarak ne rant elde edebilirim' diye düşünür. Biz ise geleceği vizyonumuzla belirlemeye çalışırız."
"Yaraları saracağız ve yolumuza devam edeceğiz" 
Salondakilerden şehirlerine döndüklerinde selamlarını iletmelerini isteyen Davutoğlu, en kısa zamanda kendisinin de bütün Güneydoğu ve Doğu Anadolu'yu ziyaret edeceğini, ülkenin her şehrinde icraatlarla izlerini bırakacaklarını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, gelecek aylarda bütün bakanlarla doğu ve güneydoğudaki şehirleri gezeceklerini ve zararları tespit edeceklerini bildirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yaraları saracağız ve yolumuza devam edeceğiz. Böyle bir kaostan, kargaşadan medet umanlar da görecekler ki Türkiye'de güçlü bir milli irade var. Türkiye'nin ve bu ülkenin her bir santimetrekaresiyle ilgili hayali, iddiası olan Hükümet var ve o Hükümetle birlikte hareket etmeye kararlı bir millet var. Bunu gördükçe onlar da tuzaklarının fayda getirmeyeceğini anlayacaklar.
Bütün üyelerinize, döndüğünüzde bütün hemşehrilerinize bu selamlarımızın yanında şu mesajları da iletin; Devletlerine güvensinler, hiç tereddüt etmesinler. İnşallah bütün bu yaraların sarılması yanında, kamu düzeni ve çözüm süreci bağlamında atacağımız adımlarla parlak bir gelecek onları bekliyor. Bu parlak geleceğin en önemli inşa edicileri olarak sivil toplum kuruluşlarımızı, odalarımızı, sendikalarımızı görüyoruz. Bir kez daha teşekkür ve minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Böyle bir kritik dönemde bizlerle beraber olduğunuz ve bu güçlü mesajı verdiğiniz için."
Bütün şehirleri aşkla muhabbetle kalplerine yazdıklarını vurgulayan Davutoğlu, "Hiçbirini unutmayız. Ancak bu vandalizmi yayanların özellikle tahribe yöneldikleri şehirlerimize öncelik verdim. Yoksa bütün vilayetlerimiz, 81 vilayetimiz bizim gözümüzün nuru, gönlümüzün sürurudur. Oraların her bir karışında, her bir santimetrekaresinde huzur, kalkınma hakim olana kadar da gece gündüz çalışmaya kararlıyız" ifadelerini kullandı.

Hiç yorum yok

hakaret içeren ve alâkasız yorumlar yayınlanmayacaktır. Hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir.